1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

10. Hukuk Dairesi 2015/15076 E. , 2018/98 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
10. Hukuk Dairesi 2015/15076 E. , 2018/98 K.


'İçtihat Metni'

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 23.10.1987 - 03.10.2000 tarihleri arası 1479 sayılı Kanun kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
23.10.1987 - 30.01.1991 tarihleri arasında vergi kaydı, 27.06.1988 - 14.07.2005 tarihleri arası Oda kaydı, 07.01.2010 tarihinden itibaren Anonim Şirket ortaklığı bulunan davacının, dava dosyasına ibraz edilen 25.12.2013 günlü 1479 Sigorta Bilgileri Hesap Ekstrasında sigortalılık tescilinin 03.04.2010 tarihi olduğu görünmekte olup; 02.08.2003 tarihinden önce Kuruma sigortalılık başvurusu ile buna dayalı bir tescil işleminin olup olmadığı ise anlaşılamamaktadır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
1479 sayılı Yasa'ya 4956 sayılı Yasa ile eklenen geçici 18. maddesinde; bu Kanun'a göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı, ancak bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıklarının, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.
4956 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 02/08/2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa aynı tarihten sonra sadece aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 18. maddeye göre vergide kayıtlı olan süreleri için borçlanma haklarını kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini tespit ettiremezler. 02/08/2003 tarihinden önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı Yasa kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 20/04/1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 22/03/1985 tarihinden itibaren de vergi, esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini isteyebilirler.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; 03.04.2010 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa'ya göre zorunlu sigortalı olarak tescili yapılan davacının, 02.08.2003 tarihinden önce Kuruma sigortalılık başvurusu ile buna dayalı bir tescil işleminin olup olmadığı, kanunda belirtilen 1 yıllık sürede borçlanma iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma başvurusunun veya borçlanma tutarına ilişkin prim ödemesinin bulunup-bulunmadığı araştırılarak 1479 sayılı Yasanın geçici 18. maddesi gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/01/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.