1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

10. Hukuk Dairesi 2017/2841 E. , 2019/7000 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
10. Hukuk Dairesi 2017/2841 E. , 2019/7000 K.


'İçtihat Metni'

Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/136-2017/156
Mahkemesi : Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2016/685-2016/671

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum borçlusu ... Mağaza İşletmeleri Tic. San. A.Ş.'ye ait 2016/02-03-04-05. dönemlere ilişkin prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borcu nedeni ile gönderilen 12/08/2016 tarihli ödeme emrinin 17/08/2016 tarihinde davalı kurum borçlusu şirketin yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda şirket yetkilisi davacıya tebliğ edildiği, davalı Kurum borçlusu şirket tarafından İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/414 sayılı dosyasında yapılan iflasın ertelenmesi başvurusu üzerine mahkemece 08/04/2016 tarihinde 'davacı şirket hakkında 6113 sayılı kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere açılmış veya açılacak tüm icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve İİK 206/1 sırada yer alan alacaklar için ihtiyati tedbir uygulanmamasına, bunlar dışında kalan alacaklar için davacı hakkında yeni icra takibi başlatılmasının ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine' karar verildiği, söz konusu ihtiyati tedbir kararı gereği borçlu şirketin kuruma olan borçlarının müvekkillerinden tahsili yoluna gidilemeyeceğinden bahisle davalı kurum tarafından başlatılan takiplerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; il müdürlüğünün 1004931 sicil numarasında işlem gören ... Mağaza İşletmeleri Ticaret ve San. A.Ş.'nin 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 16. fıkrası gereğince 'Kurum süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacakların Tahsil ve Usulü hakkında Kanunun 51.-102, ve 106. maddeleri hariç diğer maddeler uygulanır' 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35. maddesinin 1. fıkrasında 'tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtların vakıf ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkül idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir' hükmü ile 2.fıkrasında 'tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz' hükmünün mevcut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulüne Kırşehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından davacı aleyhine başlatılan 2016/13539, 2016/13540, 2016/13541 sayılı takiplerin ayrı ayrı iptallerine' karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi 20.fıkrası gereğince davacının sorumlu olacağı, şirket hakkındaki kararın haklı sebep olmayacağı,erteleme sürecinden önceki prim borçlarının ait olduğu ayı takip eden ay sonunda tahakkuk ve tediye edilmesi gerektiği, dolayısıyla bu tarihte şirket yetkilisinin sorumluluğunun doğduğu belirtilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
B-BAM KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; Borçlu şirket hakkında takip yapılmamasına dair mahkemece verilmiş ihtiyati tedbir kararının bulunması karşısında, ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten sonra her hangi bir takibe geçilmesi mümkün olmadığı gibi davalı kurumun borçlu şirketin haklı sebebe dayalı olarak ödenmemiş borçlarından dolayı kanuni temsilci olması sıfatıyla davacı adına 08/04/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararından sonra 12/08/2016 tarihinde ödeme emri düzenleyip göndermesi yasa ve usule aykırı olduğu, bu nedenle kurumun 2016/13539, 2016/13540, 2016/13541 sayılı ödeme emirlerinin iptallerine karar verilmiş olması karşısında, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle Ankara BAM 10.Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- İncelemeye konu somut olayda dava dışı ... Mağaza İşletmeleri Tic. San. A.Ş.'nin yönetim kurulu üyesi ve şirket yetkilisi olan davacıya, şirketin; 2016 yılı 02 ilâ 05. dönemlerine ilişkin prim, işsizlik sigortası primi ve damga vergisi borcu nedeni ile 3 adet ödeme emrinin 12.08.2016 tarihinde düzenlenerek 17.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, şirket hakkında açılan iflasın ertelenmesi davasında İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesince 08.04.2016 tarihinde 2016/414 Esas sayılı karar ile 'şirket hakkında 6183 sayılı kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere açılmış veya açılacak tüm icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve İİK 206/1 sırada yer alan alacaklar için ihtiyati tedbir uygulanmamasına, bunlar dışında kalan alacaklar için davacı hakkında yeni icra takibi başlatılmasının ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine' karar verildiği görülmüştür.
5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde; 'Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.' hükmüne yer verilmiş ise de bu sorumluluk, “haklı sebep olmaksızın” ödememe hali ile sınırlandırılmıştır.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer Kanunlardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa Sosyal Güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
İflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Kanunun 179’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Kanunun 179/b,I maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç kanundan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
Bu bağlamda; İcra ve İflas Kanunu’nun 179’uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Kanun’un 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkânsızlığı, yönetim kurulu üyesinin kusurundan değil, doğrudan Kanundan doğduğundan, yönetim kurulu üyesi yönünden 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilecektir.
İflasın ertelenmesine ilişkin devam eden yargılama sırasında, borçlu şirket hakkında yapılan icra takiplerinin, ihtiyati haciz ve tedbir uygulamalarının tedbiren durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının da sonuç itibariyle yukarıda açıklanan iflasın ertelenmesi işlemleri ve haklı sebep kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği dikkate alınmalıdır.
Ancak, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 1. fıkrasında; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.” Hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi 'takip eden ayın sonuna kadar' olarak belirlemiştir. Bu madde çerçevesinde, erteleme sürecinden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye, dolayısıyla da müteselsil sorumluluk gerçekleştiğinden sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararı üst düzey yöneticinin sorumluluğunu etkilemeyecektir. Bir başka deyişle; iflasın ertelenmesi süreci öncesine ait prim borçları için şirketin iflasının ertelenmesi, üst düzey yönetici yönünden haklı neden oluşturmayacaktır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece iflasın ertelenmesine ilişkin devam eden yargılama sırasında alınan ihtiyati tedbir kararının tarihi 08.04.2016 iken, bu tarihten önce tahakkuk etmiş 2016 yılı 2 ve 3.dönem prim borçları bulunduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 03/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.