1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

2. Hukuk Dairesi 2016/11219 E. , 2018/1892 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
2. Hukuk Dairesi 2016/11219 E. , 2018/1892 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri ile nafakaların ve tazminat miktarı yönünden, davalı erkek tarafından ise; kabul edilen davanın tümüne yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle tarafların ortak çocuklarından velayeti davacı anneye tevdi edilen ...’ın inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun, mahkemece davalı erkeğe yüklenen hakaret vakıasına davacı kadın tarafından süresinde ve usulünce dayanılmadığı gibi kadına yüklenen hakaret vakıasına da erkek tarafından süresinde ve usulünce dayanılmadığının, bu nedenle taraflarca dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayanılmayan bu vakıaların her iki tarafa da kusur olarak yüklenemeyeceğinin, mahkemece kadına yüklenen evi terk etme vakıasının ise terk (TMK m. 164) hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış bir dava bulunmadığının eylemli olarak ayrı yaşamanın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesindeki diğer koşullarla birlikte gerçekleşmiş olmadıkça, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca açılmış dava için boşanma nedeni olamayacağından kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin bu haliyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medenî Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
3- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti davacı anneye tevdi edilen ortak çocuk İremsu için hükmolunan iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.02.2018(Salı)