1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

10. Hukuk Dairesi 2020/1506 E. , 2020/3972 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
10. Hukuk Dairesi 2020/1506 E. , 2020/3972 K.


'İçtihat Metni'

Bölge Adliye
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2018/364-2018/1147
İlk Derece
Mahkemesi : Bolu İş Mahkemesi
No : 2016/259-2017/488

Dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile davacının dava dışı veteriner hekim ...' e ait işyerinden yapılan 01.07.2011-30.05.2015 tarihleri arasındaki bildirimlerini iptal eden Kurum işleminin iptali ile bu sürelerin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I-İSTEM
Dava dilekçesi ile davacının dava dışı veteriner hekim ... işyerinde büro elemanı olarak çalıştığı belirtilerek, bu çalışmaların fiili olmadığı gerekçesi ile bu işyerinden yapılan 01.07.2011-30.05.2015 tarihleri arasındaki bildirimlerini iptal eden Kurum işleminin iptali ile bu sürelere ilişkin sigortalılığın tespitine karar verilmesi talep edilmiştir.
II- CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, müvekkili kurumun davada fer'i müdahilliğine karar verilmesi gerektiğini, Sosyal Güvenlik Denetmenleri tarafından ilgili işyerinde 17/09/2015 tarihinde yapılan denetim neticesinde tanzim olunan 15/02/2016 tarihli raporda sigortalılık bildirimlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile ilgili gerek sigortalıların ifadeleri, gerekse ...'in alınan ifadesi yapılan çevre soruşturması ve ... Kaymakamlığı İlçe Emniyet Amirliğinden gelen yazı sonucunda ...'in yanında işyerinin faaliyete geçtiği tarihten itibaren çalışan olmadığının tespit edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
'Davanın kabulü ile, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 15/02/2016 tarih ve 2016/M.K./18 sayılı denetmen raporuna istinaden gerçekleştirilen kurum işleminin iptali ile, davacının 1036930 işyeri sicil nolu ... unvanlı işyerinde 05/08/2012-31/01/2013 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine' karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Kurum vekilince, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece eksik inceleme ve araştırma yapıldığını, yapılan keşif sırasında dinlenen tanıkların aksi yönde beyanlarına rağmen kesinleşmeyen ceza kararına dayanılarak verilen yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi ile bozulmasını talep etmiştir.
B- BAM KARARI
'Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne,
Bolu İş Mahkemesinin 2016/257 E., 2017/486 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
2-Davanın reddine, ' karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin çalışmalarının tanık beyanları ile teyit edildiğini, Bolu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve kanun yolarından geçerek kesinleşen beraat kararının, bu dosyada elde edilen maddi vakıalar itibar ile bağlayıcı olduğunu beyanla, temyiz edilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 Sayılı Borçlar Kanunu 74.md.) hükmü gereğince, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinde verilen beraat ve ceza hukukunun kusur ve zarar sorumluluğuyla ilgili hükümleriyle bağlı değil ise de; kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hâkimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur.
Davaya konu somut olayda; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 15.02.2016 tarihli Denetmen Raporu ile dava dışı ...'e ait veteriner hekimliği işyerinden 03.03.2013-31.01.2016 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında Kuruma yapılan bildirimlerin iptali gerektiğine dair tespit üzerine, hizmet bildirimlerinin yapıldığı işyeri sahibi, işyeri muhasebecisi ve aralarında davacının da bulunduğu sekiz sigortalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/187 E. sayılı dosyasında 'kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik' suçundan açılan kamu davasının, tüm sanıkların Beraatine dair 18.04.2017 tarihinde 2017/83 K. sayılı karar ile sonuçlandığı, katılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10.Ceza Dairesinin 21.02.2018 tarihli, 2017/1270 E. sayılı ilamı ile esastan reddine, kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Söz konusu ceza davasında, işveren ...'e ait işyerinin açılışı ile işyerinin faaliyetinin ve tüm sanıkların ücret bordroları ve sigorta prim ödemelerinin yasal düzenlemelere uygun olduğunun tespiti ile fiili çalışma şartının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun araştırıldığı; bu kapsamda veteriner hekimin geniş bir alanda çalıştığı, saha çalışmasının yoğun, gece-gündüz faaliyetinin yüksek olduğu belirtilerek, işveren sanığın tüm çalışanların hangi dönem ne iş yaptığına dair açıklamaları ile diğer sanıkların ve dinlenen üç tanığın ifadelerinin örtüştüğü, sigorta prim ödemelerine göre aynı dönemlerde birlikte çalıştıkları tespit edilen sanıkların da birlikte fiilen çalıştıkları kişileri anlattıkları, ayrıca SGK denetmenlerine verilen sanık ifadelerinde anılan işyerinin adresi, etrafında bulunan işyerleri ve binalar ile işyerinin iç mekan özelliklerine dair mevcut durumu anlatır geçerli bilgiler verdikleri, ücret ödemelerinin elden alındığı ve bordrolardaki imzaların ise kendilerine ait olduğuna dair beyanları gözetilerek çalışmaların fiili olduğu kanaati ile üzerlerine atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığından beraatlerine karar verildiği, böylece davacının fiilen çalıştığı ceza davasında maddi olgu olarak kesinleştiğinden ve iptale konu döneme ilişkin primlerinde ödendiği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, davanın reddine dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 25.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.