1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

11. Hukuk Dairesi 2017/1051 E. , 2018/4466 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
11. Hukuk Dairesi 2017/1051 E. , 2018/4466 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.07.2016 tarih ve 2014/8-2016/346 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan meyve alımı yaptığını, davalıların sıkıntılarını müvekkiline açması sonucunda aralarında nakit para alış verişi olduğunu, bu para alış verişi sonrası davalı ...’nun asıl borçlu ve davalı ...’nun kefil sıfatıyla imzaladığı 06.10.2011 vade tarihli 110.000,00 TL bedelli bononun lehtar olarak müvekkiline verildiğini, vade tarihinde davalılar tarafından borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibine geçildiğini, davalılar tarafından borca ve imzaya itiraz davası açıldığını, oysa bonodaki imzaların davalılara ait olduğunu ileri sürerek davalılara ödenen 110.000,00 TL'nin vade tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; söz konusu bonodaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu bono üzerindeki imzaların davalıların eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, bonoya dayalı alacak istemine ilişkin olup, davalılar vekili, bonodaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını savunmuştur. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirmektedir. Herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak incelemenin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip
karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Mahkemece, dava konusu edilen bono üzerindeki imzaların davalıların eli ürünü olup olmadığı hakkında bilirkişi raporları alınmışsa da alınan imza incelemesine konu raporların dosya kapsamında bulunan ... 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/34 Esas sayılı dosyasında aldırılan raporlar ile çelişik olduğu, özellikle hükme esas alınan son bilirkişi heyeti tarafından verilen ayrık raporların HMK’nın 279. maddesine aykırı olarak düzenlendiği ve yukarıda anılan hususları içermediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece ehil kişilerce dava konusu bonoya ilişkin imza incelemesi yapılması, dava dosyasındaki bu konuda alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, sağlıklı, ayrıntılı ve ... 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin dosyasında yer alan bilirkişi raporlarını da irdeleyen alınacak bilirkişi raporuna göre ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.06.2018tarihinde oybirliğiyle karar verildi.