1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

11. Hukuk Dairesi 2016/9544 E. , 2018/2482 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
11. Hukuk Dairesi 2016/9544 E. , 2018/2482 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07/04/2016 tarih ve 2014/397-2016/165 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen dava davacıları vekili, müvekkilleri ve davalı ...'ın...'ın mirasçısı olduklarını, murisin 14.02.2008 tarihinde vefat ettiğini, 01.07.2005 tarihinde davalı ...'a banka kredi işlemleri ile ilgili vekaletname verdiğini, vekaletin mevduat hesabından para çekme işlemini kapsamadığı halde 60.349 TL murisin hesabından çekildiğini, bankanın gerekli özen ve dikkati göstermediğini ileri sürerek, davacı ..., ..., ..., ..., ..., ... için 5.029,00 TL ayrı ayrı, davacı ... için 15.870,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, terekenin iştirak halinde mülkiyete tabi olduğunu, davacıların miras payları oranında talepte bulunamayacağını, murisin yapılan işlemlere icazet verdiğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak tüm dosya kapsamına göre; davalı ...'a muris.... tarafından 01 Temmuz 2005 tarihinde noterlikten vekaletname verildiği, vekaletnamede para çekme yetkisi olmadığı halde davalı ...'ın diğer davalı bankadan para .../...
çektiği, davalının vekaletnamesindeki yetkiyi aşarak 50.399,00 TL para çektiği, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek vekaletnameyi yeterli derecede incelemeyen davalı bankanında sorumlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile asıl davada 12.599,74 TL'nin davacı ...'a, 4.199,91'er TL'nin davacılar ..., Fatma Iltar, ... ve ...'a 05/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ödenmesine, birleşen davanın kabulü ile 4.199,91'er TL'nin ... ve ...'a dava tarihi olan 02/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı taraf, davalı ... ile müvekkillerinin, ...'ın mirasçısı olduklarını, murisin vefat etmeden önce davalı ...'a bankadan kredi çekmesi konusunda vekalet verdiğini, ancak davalı ...'ın yetkisi olmadığı halde murisin mevduat hesabından para çektiğini, bankanın da gerekli özeni göstermediğini ileri sürerek, davacıların miras payları oranında tahsil talebinde bulunmuş, mahkemece dava kabul edilerek davacıların miras payları oranındaki miktarların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece, temyiz incelemesinde Dairemiz 2013/9709 Esas, 2013/23385 Karar sayılı bozma kararına uyulmuş olup, terekeye temsilci atanıp davaya devam edilerek asıl ve birleşen davalar yönünden davacıların miras payları oranındaki miktarların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Ancak, birden fazla kişilerin birlikte dava açması veya dava edilmesinin zorunlu olduğu hallerde, mecburi dava arkadaşlığından söz edilir. Bu husus, davada mecburi dava arkadaşlarının birlikte hareketini gerektirir. Kural olarak, mecburi dava arkadaşlığında mahkemece verilecek kararın tek ve aynı doğrultuda olması mecburiyeti de vardır.
İştirak halinde mülkiyette, mülkiyet hakkının tümü aynı anda birden fazla kişiye aittir. İştirak halinde mülkiyette paydaşlar, haklarını ve özellikle ortak mal üzerindeki tasarruf yetkilerini oy birliği ile verecekleri karara göre kullanabilirler. Dava açılması da bu anlamda önemli bir hukuki tasarruf niteliğinde olacağından, paydaşların hep birlikte hareketini zorunlu kılmaktadır. İştirak halinde mülkiyette konusu paradan başka şey olan eda, tespit ve inşai davaların birlikte açılması zorunluluğu vardır.
İştirak halinde mülkiyet hallerinden birisi de miras şirketidir. Miras şirketinden bahsedilebilmesi için murisin terekesi üzerinde mirasçı sıfatına haiz birden fazla kişinin bulunması gereklidir. Miras şirketinin tüzel kişiliği yoktur. Terekeye dahil mal veya haklar üzerinde tüm mirasçılar iştirak halinde maliktir. Bu durum mirasın taksimine kadar devam eder. Mirasçılardan birinin terekedeki mal ve haklara ilişkin olarak yalnızca kendi payı oranında dava açması halinde, böyle bir dava dinlenemez, zira, yalnız başına bir mirasçının iştirak halindeki tereke üzerinde tasarruf ehliyeti yoktur. Bu itibarla, mahkemece davacıların hukuki durumunun yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken terekeye sonradan temsilci atanıp, tereke temsilcisi tarafından davanın takip edilerek davacıların miras payları oranındaki miktarların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasını gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı banka yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.