11. Hukuk Dairesi 2016/7951 E. , 2018/1416 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
11. Hukuk Dairesi 2016/7951 E. , 2018/1416 K.
'İçtihat Metni'
....
Taraflar arasında görülen davada ... Mahkemesi’nce verilen 06.04.2016 tarih ve 2014/225-2016/129 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi olan ,,, rahatsızlığı nedeniyle oğlu ...’a verdiği vekaletname ile davalı bankadan birkaç tane tüketici kredisi kullandığını, kredi kullanımı sırasında banka yetkililerinin ne murisin ne de müvekkillerinin haberi olmaksızın hayat sigortası yaptıklarının öğrenildiğini, banka yetkililerinin hayat sigortasına ilişkin hiçbir soru sormadıklarını ve müvekkilini bilgilendirmediklerini, murisin 27.05.2011 tarihinde vefatından sonra müvekkilinin hayat sigortası yapıldığını öğrendiğini, ancak davalı sigorta şirketinin murisin rahatsızlığının sigorta yapılırken beyan edilmediğinden bahisle sözleşmeden caydığını bildirdiğini ve ödeme talebini reddettiğini, oysa müvekkiline veya murise hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından kredinin geri kalanının icra tehdidi altında ödendiğini, oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 18.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili; müvekkilinin sigorta sözleşmesine taraf olmadığını ve müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, Hayat Sigortaları Genel Şartlarında düzenlenen beyan yükümlülüğünün kasten ihlal edildiğini, bu nedenle müvekkili tarafından sözleşmeden vazgeçildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın davacıların murisine kullandırdığı kredi için hayat sigorta poliçesi yapılmasını zorunlu kıldığı, acentesi sıfatıyla hayat sigorta poliçesi tanzim ederken sigortalıyı bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalı bankanın bilgilendirme yükümlülüğünün mevzuata uygun şekilde yerine getirildiğini ispatlayamadığı, davalı bankanın kendi kusuru nedeni ile muris Şükriye Malıçok'un kredi borcunu
-/-
sigorta şirketinden alamadığı, davalı sigorta şirketinin de acentesinin kusuru nedeniyle sigorta bedelini ödemekten kaçınamayacağı, davacıların kredi borcu nedeniyle icra takibinden sonra bankaya 13.243,31 TL ödedikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 13.243,31 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... A.Ş. vekili ve davalı .... vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, Hayat Sigorta Poliçesi ile sigortalanan murisin vefatı üzerine sigorta teminatının tahsili istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesinin düzenlenmesi esnasında murisin karsinom ve kalp rahatsızlığı olduğu halde bunun sakladığını, bu şekilde beyan yükümüne aykırı davrandığını, buna bağlı olarak tazminatın ödenemeyeceğini savunmuş, davacılar ise banka yetkilileri tarafından hayat sigortasına ilişkin hiçbir soru sorulmadığını ve bilgilendirilmediklerini ileri sürmüşlerdir. Mahkemece, yazılı şekilde, davalı bankanın acente sıfatıyla poliçe tanzim ederken soru formunu matbu olarak düzenlediği ve soru formunun sigorta ettiren tarafından imzalandığı, bu nedenle bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, poliçelerin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 1290. maddesi uyarınca sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır. Benzer hüküm Hayat Sigortası Genel Şartları'nın C-2.2. maddesinde de düzenlenmiştir. Dairemizin yerleşik kararları uyarınca da sigorta şirketinin veya acentesinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan veya soru formu sigortalı tarafından imzalanmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Somut olayda, muris tarafından verilen vekaletname uyarınca davacı ... tarafından hayat sigortası bilgilendirme formlarının imzalandığı ve bu formlarda doğru beyan vermeye yönelik gerekli uyarıların yer aldığı, ayrıca murisin uzun yıllardır karsinom ve kalp rahatsızlığına yönelik tedavi görmesine rağmen soru formlarında murisin tamamen sağlıklı olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, her ne kadar soru formları imzalı olmasa da, hayat sigortası bilgilendirme formlarının davacı ... tarafından imzalandığı, acente sıfatıyla poliçe düzenleyen davalı bankanın sigortalıyı bilgilendirme yükümlüğüne aykırı davrandığının ispatlanamadığı, ayrıca poliçelerin düzenlediği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK'da genel işlem şartlarının düzenlemediği gözetilerek davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı bankanın bilgilendirme yükümüne aykırı davrandığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı ... A.Ş yararına bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca, davalı sigorta şirketi tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak zamanaşımı def'inde bulunulmuş, mahkemece, öninceleme duruşmasında gerekçesiz olarak zamanaşımı def'inin reddine karar verilerek yazılı şekilde davanın esasına girilip davalı sigorta şirketi yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, 6762 sayılı TTK'nın 1268. maddesi (6102 sayılı TTK'nın 1420. maddesi) uyarınca sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Buna göre, dosya kapsamından, murisin vefatından sonra kredi borçlarının sigortadan karşılanmasına ilişkin davalı bankanın yapmış olduğu başvurunun 05.08.2011 tarihinde, davacıların yapmış olduğu başvurunun ise 01.08.2012 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, dava tarihi olan 23.09.2014 tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığı gözetilip, davalı sigorta şirketinin zamanaşımı def'inin kabulüne karar verilerek davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı ....yararına bozulması gerekmiştir.
-/-
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı ... A.Ş. vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş vekilinin ve davalı ...vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş vekilinin ve davalı ...vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
21.03.2018 - S/C
'İçtihat Metni'
....
Taraflar arasında görülen davada ... Mahkemesi’nce verilen 06.04.2016 tarih ve 2014/225-2016/129 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi olan ,,, rahatsızlığı nedeniyle oğlu ...’a verdiği vekaletname ile davalı bankadan birkaç tane tüketici kredisi kullandığını, kredi kullanımı sırasında banka yetkililerinin ne murisin ne de müvekkillerinin haberi olmaksızın hayat sigortası yaptıklarının öğrenildiğini, banka yetkililerinin hayat sigortasına ilişkin hiçbir soru sormadıklarını ve müvekkilini bilgilendirmediklerini, murisin 27.05.2011 tarihinde vefatından sonra müvekkilinin hayat sigortası yapıldığını öğrendiğini, ancak davalı sigorta şirketinin murisin rahatsızlığının sigorta yapılırken beyan edilmediğinden bahisle sözleşmeden caydığını bildirdiğini ve ödeme talebini reddettiğini, oysa müvekkiline veya murise hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından kredinin geri kalanının icra tehdidi altında ödendiğini, oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 18.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili; müvekkilinin sigorta sözleşmesine taraf olmadığını ve müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, Hayat Sigortaları Genel Şartlarında düzenlenen beyan yükümlülüğünün kasten ihlal edildiğini, bu nedenle müvekkili tarafından sözleşmeden vazgeçildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın davacıların murisine kullandırdığı kredi için hayat sigorta poliçesi yapılmasını zorunlu kıldığı, acentesi sıfatıyla hayat sigorta poliçesi tanzim ederken sigortalıyı bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalı bankanın bilgilendirme yükümlülüğünün mevzuata uygun şekilde yerine getirildiğini ispatlayamadığı, davalı bankanın kendi kusuru nedeni ile muris Şükriye Malıçok'un kredi borcunu
-/-
sigorta şirketinden alamadığı, davalı sigorta şirketinin de acentesinin kusuru nedeniyle sigorta bedelini ödemekten kaçınamayacağı, davacıların kredi borcu nedeniyle icra takibinden sonra bankaya 13.243,31 TL ödedikleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 13.243,31 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... A.Ş. vekili ve davalı .... vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, Hayat Sigorta Poliçesi ile sigortalanan murisin vefatı üzerine sigorta teminatının tahsili istemine ilişkindir. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesinin düzenlenmesi esnasında murisin karsinom ve kalp rahatsızlığı olduğu halde bunun sakladığını, bu şekilde beyan yükümüne aykırı davrandığını, buna bağlı olarak tazminatın ödenemeyeceğini savunmuş, davacılar ise banka yetkilileri tarafından hayat sigortasına ilişkin hiçbir soru sorulmadığını ve bilgilendirilmediklerini ileri sürmüşlerdir. Mahkemece, yazılı şekilde, davalı bankanın acente sıfatıyla poliçe tanzim ederken soru formunu matbu olarak düzenlediği ve soru formunun sigorta ettiren tarafından imzalandığı, bu nedenle bilgilendirme yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, poliçelerin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 1290. maddesi uyarınca sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır. Benzer hüküm Hayat Sigortası Genel Şartları'nın C-2.2. maddesinde de düzenlenmiştir. Dairemizin yerleşik kararları uyarınca da sigorta şirketinin veya acentesinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan veya soru formu sigortalı tarafından imzalanmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Somut olayda, muris tarafından verilen vekaletname uyarınca davacı ... tarafından hayat sigortası bilgilendirme formlarının imzalandığı ve bu formlarda doğru beyan vermeye yönelik gerekli uyarıların yer aldığı, ayrıca murisin uzun yıllardır karsinom ve kalp rahatsızlığına yönelik tedavi görmesine rağmen soru formlarında murisin tamamen sağlıklı olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, her ne kadar soru formları imzalı olmasa da, hayat sigortası bilgilendirme formlarının davacı ... tarafından imzalandığı, acente sıfatıyla poliçe düzenleyen davalı bankanın sigortalıyı bilgilendirme yükümlüğüne aykırı davrandığının ispatlanamadığı, ayrıca poliçelerin düzenlediği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK'da genel işlem şartlarının düzenlemediği gözetilerek davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı bankanın bilgilendirme yükümüne aykırı davrandığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı ... A.Ş yararına bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca, davalı sigorta şirketi tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak zamanaşımı def'inde bulunulmuş, mahkemece, öninceleme duruşmasında gerekçesiz olarak zamanaşımı def'inin reddine karar verilerek yazılı şekilde davanın esasına girilip davalı sigorta şirketi yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, 6762 sayılı TTK'nın 1268. maddesi (6102 sayılı TTK'nın 1420. maddesi) uyarınca sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Buna göre, dosya kapsamından, murisin vefatından sonra kredi borçlarının sigortadan karşılanmasına ilişkin davalı bankanın yapmış olduğu başvurunun 05.08.2011 tarihinde, davacıların yapmış olduğu başvurunun ise 01.08.2012 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, dava tarihi olan 23.09.2014 tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığı gözetilip, davalı sigorta şirketinin zamanaşımı def'inin kabulüne karar verilerek davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı ....yararına bozulması gerekmiştir.
-/-
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı ... A.Ş. vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş vekilinin ve davalı ...vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... A.Ş vekilinin ve davalı ...vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
21.03.2018 - S/C