1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

11. Hukuk Dairesi 2016/10732 E. , 2018/1362 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
11. Hukuk Dairesi 2016/10732 E. , 2018/1362 K.


'İçtihat Metni'

....

Taraflar arasında görülen davada .....verilen 09/02/2016 tarih ve 2014/80-2016/130 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır '....' ibaresini turizm, gıda, akaryakıt, nakliye gibi alanlarda ticaret unvanı olarak kullandığını, bu ibareyi herkes tarafından bilinen bir marka haline getirdiğini, davalının da müvekkili ile aynı ilçede faaliyet göstermek üzere markası ile iltibas yaratacak şekilde '....' ibaresini 43. sınıfta tescil ettirdiğini, TTK 50. maddesi uyarınca '....' ibaresinin kullanım hakkının müvekkiline ait olduğunu, davalının tescilinin haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkilinin tescilden ihtarname ile haberdar olduğunu, müvekkilinin bu marka üzerinde ticaret unvanına dayanan öncelikli hakkı bulunduğunu, ifade ederek davalı tescil edilen '....' markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, haksız rekabet nedeniyle 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, markanın 2010 yılında tescil edildiğini, davacının tescile uzun bir süre sesiz kaldığını ve bu nedenle hak kaybına uğradığını, 556 sayılı KHK'nin 8/3 maddesine göre öncelikli hak sahipliği için markanın tescil tarihinden önce fiilen kullanılması yani ticari hayata sokulması gerektiğini, davacının buna ilişkin hiçbir somut delil sunmadığını, davalı müvekkilin 1983 yılından beri ..... isimli turizm ve dinlenme tesisini işlettiğini, müvekkilin tüm kullanımlarının yasal tescile dayandığını, bu durumda kötü niyetten bahsedilemeyeceğini, ticaret unvanları ile markaların ayrı ayrı yasalarla düzenlendiğini, davacının ticaret unvanın çekirdek kelimesi üzerinde ticaret unvanı olarak münhasır kullanma hakkı olduğunu, davalının bu yöndeki iddiasının huzurdaki davaya etkisi olmadığını, davalının ticaret unvanı veya işletme adının bu şekilde olmasının davacıya bu ibareyi istediği gibi kullanma hakkını vermeyeceğini, davacının “....” ibaresi üzerinde üstün bir hakkının olmadığını, marka tescilinin bulunmadığını ve eskiye dayalı kullanımını da ispat edemediğini ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.

.../...






Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davalı adına tescilli marka ile davacının soyadı olan tescilli ticaret unvanının aynı ibareden oluştuğu, davacının eskiye dayalı kullanım hakkı olduğu, davalının iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle markanın hükümsüzlüğüne; bu kullanımın aynı yerde ve aynı alanda faaliyet gösteren iki firma arasında haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 556 sayılı KHK’nin 43/2. maddesi uyarınca marka tescilinde kötüniyetin varlığı halinde tazminat talep edilebilecek olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine, usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 482,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













.....