11. Hukuk Dairesi 2016/13106 E. , 2018/487 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
11. Hukuk Dairesi 2016/13106 E. , 2018/487 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/02/2016 tarih ve 2014/377-2016/172 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde iş akti ile çalışırken konsept değişikliği sonucu maddi ve manevi baskıyla acente olarak çalıştırılmaya başlandığını, müzayeke halindeki müvekkilinin matbu acentelik sözleşmesini imzaladığını, sözleşmede 36.500 TL tutarındaki bir teminat senedinin davalıya verileceğinin, bu senedin muteber bir kefil tarafından imzalanacağının belirtildiğini, müvekkilinin kefil bulamadığından ileride değiştirilmek üzere aynı tutarlı bir teminat senedini tanzim ederek davalıya verdiğini, bilahare müvekkilinin, babasının kefaleti ile düzenlenen ikinci bir senedi davalıya teslim ettiğini, sözlü ve yazılı isteme rağmen davalının ilk senedi iade etmediğini, bu iki senedin de bedelsiz olduğunu, kısa bir süre sonra davalı personelinin aniden acenteye gelerek sözleşmenin feshedildiğini, acenteyi devralacaklarını bildirdiklerini, tebliğ edildiği belirtilen fesih ihtarnamesinden müvekkilinin haberinin olmadığını, geçerli bir fesih ihtarının dahi bulunmadığını, feshin, acentenin başka bir kişiye devredilerek prim ödemekten kaçınmayı amaçladığını, devamlı çalışılan müşterinin fatura bedelinin akşam saatlerinde toplu olarak tahsil edildiğini, bunların da en geç ertesi sabah davalı hesabına yatırıldığını, zira acentelerin gece 21.00 sularına kadar çalıştıklarını, bu saatten sonra tahsilatın davalı hesabına aktarılamayacağını ileri sürerek her iki teminat senedinden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, bonoların iptalini, acentelik sözleşmesinin tek taraflı feshinin haksız ve geçersiz olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, baskı iddiasının doğru olmadığını, denetimlerde davacının müşteriden tahsil ettiği fatura bedellerini müvekkilinin hesabına yatırmayarak güveni kötüye kullandığının tespit edildiğini, feshin haklı olduğunu, davacının teslim ettiği sadece bir adet teminat senedinin bulunduğunu, müvekkilinin alacaklı olması halinde bu senedin işleme konulacağını, davalıda bulunmayan bir senet için talepte bulunulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre, sözleşme tarihi itibariyle TBK'nın genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelerinin somut olaya uygulanamayacağı, 31.08.2010 ve 12.10.2010 tarihli iki yazı ile 14.03.2011 tarihli tutanaklar uyarınca davacının bir kısım kargo bedellerini yatırmayarak sözleşmeye aykırı davrandığının anlaşıldığı, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, davalının incelenen defterlerine göre davacıdan bir alacağının bulunmadığı, bu nedenle davalıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan ve davacının babası tarafından kefil sıfatıyla imzalanan bir adet teminat bonosunun davacıya iadesinin gerektiği, ancak davacının bu senetten önce teslim ettiğini ileri sürdüğü kefilsiz senedin davalıya verildiği hususunun tespit edilemediği, kaldı ki davalının böyle bir senet almadığını iddia etmekle zımnen bu senede dayalı bir hakkının bulunmadığını kabul ettiği, bu bakımdan iddia edilen senet hakkında açılan davada hukuki yararın bulunmadığı, müzayaka iddiasına ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kefili Hazem Karan olan 36.500 TL tutarındaki senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, anılan senedin davacıya iadesine, diğer senet hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, feshin haksız ve geçersiz olduğunun tespiti talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.869,97 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/02/2016 tarih ve 2014/377-2016/172 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde iş akti ile çalışırken konsept değişikliği sonucu maddi ve manevi baskıyla acente olarak çalıştırılmaya başlandığını, müzayeke halindeki müvekkilinin matbu acentelik sözleşmesini imzaladığını, sözleşmede 36.500 TL tutarındaki bir teminat senedinin davalıya verileceğinin, bu senedin muteber bir kefil tarafından imzalanacağının belirtildiğini, müvekkilinin kefil bulamadığından ileride değiştirilmek üzere aynı tutarlı bir teminat senedini tanzim ederek davalıya verdiğini, bilahare müvekkilinin, babasının kefaleti ile düzenlenen ikinci bir senedi davalıya teslim ettiğini, sözlü ve yazılı isteme rağmen davalının ilk senedi iade etmediğini, bu iki senedin de bedelsiz olduğunu, kısa bir süre sonra davalı personelinin aniden acenteye gelerek sözleşmenin feshedildiğini, acenteyi devralacaklarını bildirdiklerini, tebliğ edildiği belirtilen fesih ihtarnamesinden müvekkilinin haberinin olmadığını, geçerli bir fesih ihtarının dahi bulunmadığını, feshin, acentenin başka bir kişiye devredilerek prim ödemekten kaçınmayı amaçladığını, devamlı çalışılan müşterinin fatura bedelinin akşam saatlerinde toplu olarak tahsil edildiğini, bunların da en geç ertesi sabah davalı hesabına yatırıldığını, zira acentelerin gece 21.00 sularına kadar çalıştıklarını, bu saatten sonra tahsilatın davalı hesabına aktarılamayacağını ileri sürerek her iki teminat senedinden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, bonoların iptalini, acentelik sözleşmesinin tek taraflı feshinin haksız ve geçersiz olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, baskı iddiasının doğru olmadığını, denetimlerde davacının müşteriden tahsil ettiği fatura bedellerini müvekkilinin hesabına yatırmayarak güveni kötüye kullandığının tespit edildiğini, feshin haklı olduğunu, davacının teslim ettiği sadece bir adet teminat senedinin bulunduğunu, müvekkilinin alacaklı olması halinde bu senedin işleme konulacağını, davalıda bulunmayan bir senet için talepte bulunulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre, sözleşme tarihi itibariyle TBK'nın genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelerinin somut olaya uygulanamayacağı, 31.08.2010 ve 12.10.2010 tarihli iki yazı ile 14.03.2011 tarihli tutanaklar uyarınca davacının bir kısım kargo bedellerini yatırmayarak sözleşmeye aykırı davrandığının anlaşıldığı, davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, davalının incelenen defterlerine göre davacıdan bir alacağının bulunmadığı, bu nedenle davalıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmayan ve davacının babası tarafından kefil sıfatıyla imzalanan bir adet teminat bonosunun davacıya iadesinin gerektiği, ancak davacının bu senetten önce teslim ettiğini ileri sürdüğü kefilsiz senedin davalıya verildiği hususunun tespit edilemediği, kaldı ki davalının böyle bir senet almadığını iddia etmekle zımnen bu senede dayalı bir hakkının bulunmadığını kabul ettiği, bu bakımdan iddia edilen senet hakkında açılan davada hukuki yararın bulunmadığı, müzayaka iddiasına ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kefili Hazem Karan olan 36.500 TL tutarındaki senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, anılan senedin davacıya iadesine, diğer senet hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, feshin haksız ve geçersiz olduğunun tespiti talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.869,97 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.