11. Hukuk Dairesi 2019/1195 E. , 2019/8155 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
11. Hukuk Dairesi 2019/1195 E. , 2019/8155 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2017 tarih ve 2017/189 E.- 2017/613 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 10/01/2019 tarih ve 2018/656 E.- 2019/21 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2016/45889 sayılı 'ahmer+Şekil' ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davalı şirketin 2011/10298, 2004/31754 sayılı ve 'almer', 'almer' ibareli markalara dayalı olarak yaptığı itirazın kabulüne karar verildiğini ve 19 ile 37. sınıf mal/hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı şirket markaları ile müvekkili başvurusu arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, ayrıca iki markanın kullanıldığı faaliyet alanlarının tamamen farklı olduklarını, müvekkilinin markasını aktif olarak faaliyet gösterdiği inşaat sektöründe kullandığını, davalının ise markasını tekstil alanında kullandığından tüketici çevresinin birbirinden tamamen farklı olup karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-2479 sayılı kararının iptaline, marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2017-M-2479 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin başvurusu kapsamından çıkarılan 19. sınıftaki mallar ve 37. sınıfta yer alan hizmetlerle davalı şirketin itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında aynılık/benzerlik bulunduğu, markaların bütünü itibariyle ortalama tüketiciler üzerinde bıraktıkları izlenim dikkate alındığında, söz konusu markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu, tüketicilerce markaların ilişkilendirilebileceği gerekçesiyle başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 12/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2017 tarih ve 2017/189 E.- 2017/613 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 10/01/2019 tarih ve 2018/656 E.- 2019/21 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2016/45889 sayılı 'ahmer+Şekil' ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davalı şirketin 2011/10298, 2004/31754 sayılı ve 'almer', 'almer' ibareli markalara dayalı olarak yaptığı itirazın kabulüne karar verildiğini ve 19 ile 37. sınıf mal/hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı şirket markaları ile müvekkili başvurusu arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, ayrıca iki markanın kullanıldığı faaliyet alanlarının tamamen farklı olduklarını, müvekkilinin markasını aktif olarak faaliyet gösterdiği inşaat sektöründe kullandığını, davalının ise markasını tekstil alanında kullandığından tüketici çevresinin birbirinden tamamen farklı olup karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-2479 sayılı kararının iptaline, marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2017-M-2479 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin başvurusu kapsamından çıkarılan 19. sınıftaki mallar ve 37. sınıfta yer alan hizmetlerle davalı şirketin itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında aynılık/benzerlik bulunduğu, markaların bütünü itibariyle ortalama tüketiciler üzerinde bıraktıkları izlenim dikkate alındığında, söz konusu markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu, tüketicilerce markaların ilişkilendirilebileceği gerekçesiyle başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 12/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.