11. Hukuk Dairesi 2019/4551 E. , 2019/7940 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2019/4551 E. , 2019/7940 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 10/11/2016 tarih ve 2016/215-2016/757 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekillerini tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, taraflar arasında 22.03.2012 tarihinde 400.000 TL bedelli ödünç sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkiline ait taşınmaz üzerine davalı lehine ipotek konulduğunu, sözleşmeyle, aylık akdi faiz oranının %1,98, yıllık akdi faiz oranının ise 23,75 olarak öngörüldüğünü ve ödemelerin aylık 12.900,00 TL’lik taksitler halinde yapılmasının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince müvekkilinin ilk 7 takside ilişkin olarak 88.760,00 TL ödeme yaptığını ancak sonraki tarihli taksitleri ödeyemediğini bunun üzerine davalı yanca müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişildiğini, davalının bu takipte, 394.400,00 TL asıl alacak ve %180 temerrüt faiz oranıyla takip tarihine kadar işlemiş 143.953,50 TL faiz talep ettiğini, müvekkilinin icra tehdidi altında ihtirazı kayıtla toplam 753.655,90 TL ödeme yaptığını, ancak müvekkilinin takipten önce ilk 7 takside ilişkin olarak 88.760,00 TL ödeme yaptığını, bu ödemenin 35.366,00 TL’lik kısmının ana para borcundan düşülmesi gerektiğini, bu tutar mahsup edildiğinde davalı yanca talep edilebilecek ana para borcunun 364.634,00 TL olduğunu, ayrıca, davalı yanca talep edilen temerrüt faizinin de fahiş olup, müvekkilinin iktisadi mahvına sebep olabilecek nitelikte olduğunu 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddelerine göre, davalı yanca talep edilebilecek temerrüt faiz oranının en fazla %23,75 olabileceğini ileri sürerek, fazladan ödenen 349.063,00 TL'nin 26.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davacı vekili, birleşen davada, taraflar arasında 10.07.2012 tarihinde 300.000 TL bedelli ödünç sözleşmesi akdedildiğini ve sözleşmenin teminatı olmak üzere üzere müvekkiline ait taşınmaza davalı lehine ipotek konulduğunu, ilk 4 taksiti ödeyen müvekkilinin sonraki tarihli taksitleri ödeyememesi üzerine davalı yanca müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla
takibe girişildiğini, bu takip neticesinde, müvekkilinin, icra dosyasına icra tehdidi altında 533.895,13 TL ödeme yaptığını belirtmiş ve asıl davada ileri sürdüğü hususları tekrarlayarak, fazladan ödendiğini ileri sürdüğü, 207.914,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, yanlar arasında, 236 ve 250 numaralı karz akidlerinin imzalandığı ve sözleşmeler kapsamında davalı tarafça davacıya ödünç para verildiği , 236 nolu sözleşmeyle yıllık temerrüt faizi oranının %225, 250 nolu sözleşmeyle ise %180 olarak öngörüldüğü, davacı yanca, 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddelerine göre, sözleşmedeki temerrüt faizi oranının geçersiz olduğu ve temerrüt faizi hususunda söz konusu Yasa hükümlerinde yer alan kanuni sınırlamaların uygulanması gerektiği ileri sürülmüşse de, her iki tarafın da tacir olduğu, tacirler için söz konusu sınırlamaların uygulanamayacağı, kural olarak, ticari işlerde faizin serbestçe kararlaştırılabileceği, ancak anılan kuralın sınırsız olarak uygulamayacağı, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin konuya ilişkin 16.12.2008 gün 2008/18296 E. 2008/21466 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, ekonomik bakımdan zayıf olan kişilerin karşı tarafça hazırlanan genel işlem koşulu niteliğindeki sözleşmeleri imzaladıkları hallerde, edimler arasında dengesizlik varsa ve sözleşmenin aynen ifası borçlunun ekonomik varlığını önemli ölçüde etkileyecek nitelikte ise hakimin sözleşme hükümlerine müdahale edebileceği ve sözleşmenin hakim tarafından uyarlanabileceği, nitekim, TBK’nın 161. maddesinin temerrüt faizi yönünden bu müdahaleye olanak verecek nitelikte olduğu, davalı yanca talep edilen %180 temerrüt faizinin hukukilik denetiminin, bankaların ticari işlerde uyguladıkları temerrüt faiz oranları gözetilerek yapıldığı, bankalar tarafından uygulanan temerrüt faizi oranları gözetildiğinde davalı yanca talep edilebilecek temerrüt faizi oranının %90 olarak belirlendiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, asıl davada, 230.435,63TL'nin, birleşen davada ise, 145.287,75TL'nin ödendikleri tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 57,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 19.217,76 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 09/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, taraflar arasındaki ikrazat sözleşmelerindeki temerrüt faizine ilişkin hükümlerin uyarlanması ve buna bağlı olarak icra takibi neticesinde fazladan ödendiği ileri sürülen meblağın iadesi istemlerine ilişkindir.
Davacı yanın, davadan önce temerrüde düşmüş oluduğu ve icra takibi neticesinde takip konusu borcu ödedikten sonra işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Temerrüde düşen borçlunun uyarlama talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle, taraflar arasındaki temerrüd faizine ilişkin sözleşme hükümlerinin uyarlanması suretiyle davacı yararına istirdatı kabil bir tutar bulunduğunun kabulü doğru olmamıştır.
Öte yandan, sözleşmelerin, akdedildikleri tarihte yürürlükte bulunmayan 6098 sayılı TBK'nın genel işlem koşullarına tabi kılınarak bir sonuca varılması da söz konusu değildir. Somut olayda 818 sayılı BK'nın 21.maddesine dayalı olarak bir gabinin varlığı da mevcut olmayıp asıl ve birleşen davaların reddine karar verilemsi gerekirken kısmen kabulüne hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığı düşüncesinde olduğundan Daire çoğunluğunun onama kararına katılamıyorum.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön