11. Hukuk Dairesi 2019/1484 E. , 2019/7938 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2019/1484 E. , 2019/7938 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Araklı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 25/10/2018 tarih ve 2018/1 E. - 2018/208 K. sayılı kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 08/02/2019 tarih ve 2019/66 E. - 2019/149 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar, babalarının 1971 yılında 100 Lira değerinde hazine bonosu satın aldığını, babaları 1981 yılında vefat ettikten sonra eşyalarının anneleri tarafından kaldırıldığını, annelerinin de 2008 yılında vefat ettiğini, 2014 yılında ebeveynlerine ait evde davaya konu bonoyu bulduklarını ve tahsili için davalıya başvurduklarını, ancak davalının zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle ödeme yapmayı reddettiğini, zamanaşımı süresinin bononun varlığının taraflarınca öğrenilmesinden itibaren başlatılması gerektiğini zira devletin ilgili birimleri tarafından bononun varlığı hususunda hak sahiplerine bildirim yapılmadıkça alacağın muaccel hale gelmeyeceğini ileri sürerek, 1971 tarihi itibariyle 100 Lira değerinde olan hazine bonosunun dava tarihi itibariyle değerinin tespit edilerek davalıdan tahsil edilmesini istemişlerdir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, zira 6098 sayılı TBK’nın 146., 147. ve 149. maddeleri uyarınca her türlü alacak için 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğunu, ayrıca, huzurdaki dava menkul kıymetin değerinin tespitine ilişkin olduğundan davaya konu menkul kıymete ilişkin özel bir zamanaşımı süresi varsa bu sürenin de dikkate alınması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı yanca usulüne uygun olarak ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu tasarruf bonosunun 930 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzenlendiği, görüldüğünde ödenecek senetlerden olduğu, bu nedenle ödenmesi için ibrazı gerektiği, anılan Kanun'un 1. maddesinin, “Bu Kanuna göre çıkarılacak tasarruf bonoları on yıl vadeli olup vadeyi takip eden ilk altı ay içerisinde ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek esaslar dahilinde ödenecektir.” hükmünü, aynı Kanun’un 17. maddesinin ise, ' Tasarruf bonosu faizleri tediyesi iktiza ettiği tarihten itibaren beş yıl, bono bedelleri ve kesir makbuzları ödenmeleri gerektiği tarihten itibaren on yıl sonunda zamanaşımına uğrar ve ilgililerin bunlar üzerindeki hakları Hazine lehine sakıt olur' hükmünü haiz olduğu, davaya konu tasarruf bonosunun 1971 tarihli olduğu, zikredilen Kanun hükümlerine göre 31.12.1971 tarihinde düzenlenen bononun vadesinin 31.12.1981 tarihinde dolacağı ve 31.06.1982 tarihine kadar da ödenmesi gerekeceği, buna göre, davaya konu bono bedelinin 31.06.1992 tarihinde, faizin ise 31.06.1987 tarihinde zamanaşımına uğradığı, davanın ise zamanaşımı süresi geçtikten yirmialtı yıl sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı defi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön