11. Hukuk Dairesi 2017/5301 E. , 2019/4804 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
11. Hukuk Dairesi 2017/5301 E. , 2019/4804 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/09/2017 tarih ve 2014/812-2017/647 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 25.06.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve parasını istediği zaman geri alabileceği taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkilinin belge karşılığında davalılara 30.000 DM verdiğini, kısa bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bu güne kadar kendisine ödeme yapılmadığını, hisse senetlerinin izinsiz olarak halka arz edildiğini, Kombassan Grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıklandığını, davalılar hakkında çeşitli suçlardan suç duyurusu yapıldığını, müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, kanuna uygun bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını, davalı ... Bayram ile yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıların zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, şimdilik 7.500,00 TL’nin faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine ve geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı defi ile birlikte davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıda aldatma kasdıyla davalıların haksız fiilde bulundukları, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, zamanaşımı def'inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, gerek MK'nın 50., gerekse de TTK'nın 321/son maddesi uyarınca davalı yöneticilerin de sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, davalı ... Bayram yönünden karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden ise, davacının, davalı şirketin ortağı olmadığının tespiti ile, ... aleyhine hükmedilen miktar ile mükerrer ödemeye yol açmamak kayıt ve şartıyla 7.500,00 TL’nin dava tarihi olan 30/06/2009 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle bu davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve davalıya verildiği iddia edilen paranın tahsili istemlerine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir. Ancak, mahkemece Dairemiz bozma ilamı öncesi davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 7.500,00 TL’nin 30/11/2000 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle davalılardan müştereken tahsiline karar verildiği, işbu kararın davacı tarafça temyiz edilmeyerek, mümeyyiz davalı tarafça ise, temyiz edilmekle birlikte temyiz kapsamı dışında kalarak, faiz türü yönünden mümeyyiz davalılar yararına, faiz başlangıcı yönünden ise, davacı yararına usuli kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 2. maddesinin b bendinde yer alan ''...dava tarihi olan 30/06/2009...'' ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine ''....30.11.2000...'' ibaresi ve yine ''...avans...'' ibaresi çıkarılarak yerine ''....yasal...'' ibaresi yazılmak sureti ile kararın taraflar yararına bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile yekdiğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/09/2017 tarih ve 2014/812-2017/647 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 25.06.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket temsilcilerinin yüksek faiz verileceği ve parasını istediği zaman geri alabileceği taahhüdünde bulunmaları üzerine müvekkilinin belge karşılığında davalılara 30.000 DM verdiğini, kısa bir süre sonra müvekkilinin parasını istediğini, ancak bu güne kadar kendisine ödeme yapılmadığını, hisse senetlerinin izinsiz olarak halka arz edildiğini, Kombassan Grubu tarafından yapılan usulsüzlüklerin SPK ve diğer resmi kurum raporlarında açıklandığını, davalılar hakkında çeşitli suçlardan suç duyurusu yapıldığını, müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, kanuna uygun bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını, davalı ... Bayram ile yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıların zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, şimdilik 7.500,00 TL’nin faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine ve geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı defi ile birlikte davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıda aldatma kasdıyla davalıların haksız fiilde bulundukları, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, zamanaşımı def'inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, gerek MK'nın 50., gerekse de TTK'nın 321/son maddesi uyarınca davalı yöneticilerin de sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, davalı ... Bayram yönünden karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden ise, davacının, davalı şirketin ortağı olmadığının tespiti ile, ... aleyhine hükmedilen miktar ile mükerrer ödemeye yol açmamak kayıt ve şartıyla 7.500,00 TL’nin dava tarihi olan 30/06/2009 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle bu davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve davalıya verildiği iddia edilen paranın tahsili istemlerine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir. Ancak, mahkemece Dairemiz bozma ilamı öncesi davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 7.500,00 TL’nin 30/11/2000 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle davalılardan müştereken tahsiline karar verildiği, işbu kararın davacı tarafça temyiz edilmeyerek, mümeyyiz davalı tarafça ise, temyiz edilmekle birlikte temyiz kapsamı dışında kalarak, faiz türü yönünden mümeyyiz davalılar yararına, faiz başlangıcı yönünden ise, davacı yararına usuli kazanılmış hak teşkil ettiği nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 2. maddesinin b bendinde yer alan ''...dava tarihi olan 30/06/2009...'' ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine ''....30.11.2000...'' ibaresi ve yine ''...avans...'' ibaresi çıkarılarak yerine ''....yasal...'' ibaresi yazılmak sureti ile kararın taraflar yararına bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile yekdiğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.