1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

11. Hukuk Dairesi 2020/1937 E. , 2020/5830 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
11. Hukuk Dairesi 2020/1937 E. , 2020/5830 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.04.2016 tarih ve 2014/493-2016/371 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesinin davalı ...Ş. ve ihbar olunan SGK vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu otobüsün malikinin ..., sürücüsünün ... ve işleteninin ise Kamil Koç Otobüsleri A.Ş. olduğunu, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu otobüsün yoldan çıkarak devrildiğini, sürücünün olayda tam kusurlu olduğunu, davacının sol kolundan, sağ omzundan, ayrıca baş ve yüzünden yaralandığını, davacının acilen ameliyat edilerek koluna protez takıldığını, sol kolunu eskisi gibi kullanmadığını, kalıcı araz meydana geldiğini, yüzünde de sabit eser niteliğinde izler kaldığını, olay nedeniyle davacının psikolojik sıkıntılar yaşadığını, panik atak geliştiğini, tedavi süresince de çok acılar çektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.321,00 maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 7.517,95 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, şirketin husumet ehliyetinin bulunmadığını, sürücünün ve şirketin bir kusurunun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, kazanın oluşumunda davalı sürücü ...’in tam kusurlu olduğu, diğer davalıların da zarardan sorumlu olduğu, kaza neticesinde davalının yüzünde sabit iz kaldığı ve manevi acılar çektiği, tedavi sürecinin uzun sürdüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 7.500,00 TL maddi tazminatın ve 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı ...Ş. ve ihbar olunan SGK vekili temyiz etmiştir.
1-HMK'nın 61 vd. maddesi uyarınca davayı ihbardan gayenin, ihbar olunanın davaya müdahale etmesini veyahut ihbar eden adına davayı takip etmesini sağlanmak olduğu cihetle, ihbar üzerine gelen ve fakat usulüne uygun olarak müdahale isteğinde bulunmayan veya ihbar eden yerine ve onun temsilcisi olarak davayı takip etme iradesini ihzar etmeyen ve hakkında hükümde kurulmayan SGK'nın, kararı temyiz hakkı bulunmadığınından temyiz isteminin reddine,
2- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ...Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsam dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3- Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosyada mevcut tıbbi raporlara göre davacı kaza neticesinde yaralanmış, kolundan ameliyat olmuş ve kalıcı fonksiyon kaybı olmaksızın sağlığına kavuşmuş ve fakat yüzünde sabit iz meydana gelmiştir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçelerle 80.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. 6098 sayılı TBK'nın 56. maddesi hükmüne göre; hakimin özel halleri göz önünde tutarak, hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Ancak, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ıstırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. Manevi tazminat mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde, davacının uğradığı manevi zarar kapsamında hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özellikleri, davacının yaralanmasının niteliği ve tedavi süreci dikkate alındığında yüksek olup, mahkemece daha ılımlı ve adalete uygun, makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, ihbar olunanan SGK vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı ...Ş.'ye iadesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.