11. Hukuk Dairesi 2020/2575 E. , 2020/4330 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 27.12.2017 tarih ve 2015/734 E. - 2017/1267 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.12.2018 tarih ve 2018/304 E. - 2018/1236 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının dava konusu faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, mal tesliminden bir hafta sonra ödeme almak için davalı şirkete gidildiğini, teslim edilen malların bir kısmının hala davalı şirket bünyesinde olduğunun görüldüğünü, ödeme talep edildiğinde davalı şirket çalışanlarının saldırdığını, bu olay sonrasında davalı şirketin faturalara itiraz ettiğini, davacının gönderdiği ihtarname ile faturaları yeniden davalıya tebliğ ederek bir gün içinde fatura bedellerinin ödenmesini ihtar ettiğini, ödeme yapılmaması üzerine takip başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, davalının yetki ve borca itirazının yersiz olduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında sözleşme bulunmadığını, faturaya dayalı alacakların adi alacak olduğunu bu nedenle borçlunun ikametgahında takip yapılması gerektiğini, yetkili icra müdürlüğünün ve mahkemelerinin Anadolu İcra dairesi ve mahkemeleri olduğunu, faturalara itiraz edildiğini, mal teslim edilmediğini, davacının cebirle davalı şirketin temizlik personeline sevk irsaliyesini imzalattırdığının anlaşıldığını, imzası bulunan kişinin mal teslim alma yetkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; takibe konu faturaların sevk irsaliyesinde teslim alan ve imzası bulunan ...'in davalı firma çalışanı olduğu, davalı vekilinin tanık olarak bildirdiği çalışan ... talimat mahkemesine yazılan talimatla dinlenememiş ve ...'in soruşturma dosyasında davalı şirket çalışanı olduğu anlaşılmış, yine davalı vekili malın teslimine ilişkin davacı tarafa yemin teklifinde bulunmuş ancak davalı vekili yemin teklifinden vazgeçmiş, dosyada mevcut delillerde davacının davalıya faturaya konu malları teslim ettiği subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, sözleşme ilişkisi inkar edildiği ve dava değeri itibariyle sözleşmenin varlığı konusunda HMK'nın 200 maddesine uygun bir ispat vasıtası olmadığından davacının düzenlediği faturaya dayanarak para alacağının olduğundan bahisle 6098 sayılı TBK'nın 89/1-1. maddesindeki yetkiye istinaden kendi ikametgahında icra takibinde bulunması hukuken mümkün olmadığı, sözleşme ilişkisi inkar edildiği için HMK'nın 6. maddesine göre davalının ikametgahının bulunduğu yer icra dairelerinde ve mahkemelerinde takip yapılıp dava açılabileceği, İİK 50. madde uyarınca uyarınca takip doğru yerde yapılmadığı için itirazın iptali davası açısından ortada geçerli bir icra takibi bulunmadığı, bu durumda da eldeki davanın görülmesinin HMK'nın 114/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle mümkün olmadığı, gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kabulü ile hükmün HMK'nın 353/1-b2 maddesi kapsamında kaldırılmasına, davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, davaya konu faturadaki malların davalı çalışanına teslim edildiğine ilişkin imzalı sevk irsaliyelerini ibraz etmiştir. Sevk irsaliyesindeki imzası olan kişinin davalı çalışanı olduğunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durum davalı çalışanı tarafından teslim alınan malların davalı adına teslim alındığını gösterir. İlk derece mahkemesince de bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, istinaf mahkemesince taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, bu nedenle 6098 sayılı Kanunun 89/1-1 maddesindeki para alacağına ilişkin alacaklının ikametgahı mahkemesinin yetkisiz olduğu, yetkisiz icra dairesinde takip yapıldığı belirtilerek davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda taraflar arasında alım-satım sözleşmesinin bulunduğu ve davaya konu malın da davalı çalışanına teslim edildiği dosya içerisindeki delillerden anlaşılmış olmakla İstinaf mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 21.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2020/2575 E. , 2020/4330 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 54 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat