11. Hukuk Dairesi 2019/5182 E. , 2020/3368 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
11. Hukuk Dairesi 2019/5182 E. , 2020/3368 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 17/07/2019 tarih ve 2018/269-2019/278 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesinin davalı ... A.Ş. vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ... adına tescilli olan taşınmaz üzerine diğer davalı banka lehine ipotek konulduğunu, taşınmazın aile konutu olması nedeniyle ipotek tesis edilmeden önce eşin rızasının alınması gerektiğini, ancak ipotek tesisinin müvekkilinin bilgisi ve oluru dışında yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını dava ve talep etmiş; yargılama sırasında taşınmazın satılması nedeniyle talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL üzerinden alacak davası olarak ıslah etmiş, birleşen davada ise asıl davadaki aynı gerekçelerle 68.336,75 TL tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkili banka ile ... arasında aktedilen ticari kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, ipotek tesisi esnasında taşınmaz kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, anılan taşınmazın 26.11.2015 tarihinde icra marifetiyle satıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutunu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı, aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetlerinin sınırlandırıldığı, ipoteğin doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin açık rızasının şart olduğu, davalı banka tarafından davacının ipotek tesisine açık muvafakatının bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin geçersiz olduğu, geçersiz ipotek uyarınca yapılan takip ile davacının zararına sebebiyet verilecek şekilde taşınmazın cebri icra ile satıldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile, 1.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, birleşen davada davanın kabulü ile, 68.336,75 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... A.Ş. vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkeme ilamı, hükmü temyiz eden davacı vekiline 06/09/2019 günü, davalı .... Ziraat Bankası Stad Şubesi vekilinin temyiz dilekçesi ise 10/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve davacı vekili tarafından HUMK 433'ncü maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra verilen kararın bozulması talebiyle 24/09/2019 tarihinde temyiz edilmiştir. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK. 432/4'nci maddesi uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince; dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin süresinde yapılmayan temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.552,29 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 01/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 17/07/2019 tarih ve 2018/269-2019/278 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesinin davalı ... A.Ş. vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ... adına tescilli olan taşınmaz üzerine diğer davalı banka lehine ipotek konulduğunu, taşınmazın aile konutu olması nedeniyle ipotek tesis edilmeden önce eşin rızasının alınması gerektiğini, ancak ipotek tesisinin müvekkilinin bilgisi ve oluru dışında yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını dava ve talep etmiş; yargılama sırasında taşınmazın satılması nedeniyle talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL üzerinden alacak davası olarak ıslah etmiş, birleşen davada ise asıl davadaki aynı gerekçelerle 68.336,75 TL tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkili banka ile ... arasında aktedilen ticari kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, ipotek tesisi esnasında taşınmaz kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, anılan taşınmazın 26.11.2015 tarihinde icra marifetiyle satıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutunu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı, aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetlerinin sınırlandırıldığı, ipoteğin doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin açık rızasının şart olduğu, davalı banka tarafından davacının ipotek tesisine açık muvafakatının bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin geçersiz olduğu, geçersiz ipotek uyarınca yapılan takip ile davacının zararına sebebiyet verilecek şekilde taşınmazın cebri icra ile satıldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile, 1.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, birleşen davada davanın kabulü ile, 68.336,75 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... A.Ş. vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkeme ilamı, hükmü temyiz eden davacı vekiline 06/09/2019 günü, davalı .... Ziraat Bankası Stad Şubesi vekilinin temyiz dilekçesi ise 10/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve davacı vekili tarafından HUMK 433'ncü maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra verilen kararın bozulması talebiyle 24/09/2019 tarihinde temyiz edilmiştir. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK. 432/4'nci maddesi uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince; dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin süresinde yapılmayan temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.552,29 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 01/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.