13. Hukuk Dairesi 2016/18051 E. , 2018/1715 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
13. Hukuk Dairesi 2016/18051 E. , 2018/1715 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı ... Sağ. Hizm. A.Ş. vekili avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, rahatsızlığı nedeniyle davalı hastanede 15.07.2010 tarihinde by-pass ameliyatı olduğunu, ancak işbaşı yaptığında nefes darlığı, göğüs ağrısı ve yorgunluk şikayetinin devam ettiğini, iş perfonmansı ve çalışma gücünü yitirdiği gerekçesiyle işten çıkarıldığını, 01.08.2012 tarihinde yapılan anjiyo tedavisi sırasında daha önce yapılan by-pass ameliyatında iptal edilerek kapatılması gereken bir damarın iptal edilmediğini, açık unutulduğunu, bu nedenle kanın yaklaşık 1/3'ünün bu damardan kaçak yaptığı için kalbe gitmediğini, tüm şikayetlerin bundan kaynaklandığını öğrendiğini, akabinde 27.08.2012 tarihinde yapılan ikinci ameliyatla bu damarın iptal edildiğini, işten çıkarılması nedeniyle kredi borcunu ödeyemediğini, evli ve bir çocuk babası olduğunu, eşinin kanser tedavisi gördüğünü, bu ameliyatın özensiz ve dikkatsizce yapıldığını, bu zararların tamamından hastanenin ve doktorun sorumlu olduğunu, işsiz kalması, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi, hacizlere maruz kalmasından dolayı manevi olarak çöküntü yaşadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi, 100.000,00TL manevi tazminatın 13/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ameliyattaki işlemlerin hekim hatası değil, uygulanagelen bir hekim tercihi olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı hastanede olunan by-pass ameliyatında yeterli dikkatin gösterilmemesi nedeniyle kapatılması gereken bir damarın iptal edilmemesi ve buna dayalı rahatsızlığın devam etmesi nedeniyle uğranılan maddi manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, davalı tarafa kusur atfetmeyen, dosya içerisinde bulunan, 22.12.2014 tarihli Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Alınan ATK raporu incelendiğinde, 15/07/2010 tarihinde ikili bypass operasyonu uygulanan hastanın 27/08/2012 yılında yapılan anjiografisinde lima yan dalının açık olduğunun tespit edilen ve aynı tarihte yan dal embolizasyonu uygulandığı ve şifa ile taburcu edildiği, LİMA'dan yan dal açık kalmasının myokart iskemisi ile net bir ilişkisinin bulunmadığı, bu tür ameliyatlardan sonra bazı yan dalların açık kalmasının kabul edilebilir sınırlar arasında değerlendirildiği, yapılan ameliyatın endikasyonunun bulunduğu, kullanılan tekniğin günümüz tıbbında kabul gören yöntemler arasında olduğu, kişinin ameliyatında görev alan hekim ve diğer sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur tespit edilmediği belirtilmiş ancak davacıların tüm iddialarını aydınlatıcı şekilde hazırlanmadığı değerlendirilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, davaya konu olayda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında Kalp Damar Cerrahisi uzmanı da bulunan, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği ve uygunluğu hususunda, özellikle iddia ve itirazları karşılayacak şekilde, davalı tarafa atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, detaylı incelemenin temini için, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalı tarafın kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı ... Sağ. Hizm. A.Ş. vekili avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, rahatsızlığı nedeniyle davalı hastanede 15.07.2010 tarihinde by-pass ameliyatı olduğunu, ancak işbaşı yaptığında nefes darlığı, göğüs ağrısı ve yorgunluk şikayetinin devam ettiğini, iş perfonmansı ve çalışma gücünü yitirdiği gerekçesiyle işten çıkarıldığını, 01.08.2012 tarihinde yapılan anjiyo tedavisi sırasında daha önce yapılan by-pass ameliyatında iptal edilerek kapatılması gereken bir damarın iptal edilmediğini, açık unutulduğunu, bu nedenle kanın yaklaşık 1/3'ünün bu damardan kaçak yaptığı için kalbe gitmediğini, tüm şikayetlerin bundan kaynaklandığını öğrendiğini, akabinde 27.08.2012 tarihinde yapılan ikinci ameliyatla bu damarın iptal edildiğini, işten çıkarılması nedeniyle kredi borcunu ödeyemediğini, evli ve bir çocuk babası olduğunu, eşinin kanser tedavisi gördüğünü, bu ameliyatın özensiz ve dikkatsizce yapıldığını, bu zararların tamamından hastanenin ve doktorun sorumlu olduğunu, işsiz kalması, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi, hacizlere maruz kalmasından dolayı manevi olarak çöküntü yaşadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi, 100.000,00TL manevi tazminatın 13/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ameliyattaki işlemlerin hekim hatası değil, uygulanagelen bir hekim tercihi olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı hastanede olunan by-pass ameliyatında yeterli dikkatin gösterilmemesi nedeniyle kapatılması gereken bir damarın iptal edilmemesi ve buna dayalı rahatsızlığın devam etmesi nedeniyle uğranılan maddi manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, davalı tarafa kusur atfetmeyen, dosya içerisinde bulunan, 22.12.2014 tarihli Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Alınan ATK raporu incelendiğinde, 15/07/2010 tarihinde ikili bypass operasyonu uygulanan hastanın 27/08/2012 yılında yapılan anjiografisinde lima yan dalının açık olduğunun tespit edilen ve aynı tarihte yan dal embolizasyonu uygulandığı ve şifa ile taburcu edildiği, LİMA'dan yan dal açık kalmasının myokart iskemisi ile net bir ilişkisinin bulunmadığı, bu tür ameliyatlardan sonra bazı yan dalların açık kalmasının kabul edilebilir sınırlar arasında değerlendirildiği, yapılan ameliyatın endikasyonunun bulunduğu, kullanılan tekniğin günümüz tıbbında kabul gören yöntemler arasında olduğu, kişinin ameliyatında görev alan hekim ve diğer sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur tespit edilmediği belirtilmiş ancak davacıların tüm iddialarını aydınlatıcı şekilde hazırlanmadığı değerlendirilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, davaya konu olayda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında Kalp Damar Cerrahisi uzmanı da bulunan, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği ve uygunluğu hususunda, özellikle iddia ve itirazları karşılayacak şekilde, davalı tarafa atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, detaylı incelemenin temini için, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalı tarafın kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.