13. Hukuk Dairesi 2016/11105 E. , 2019/8832 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
13. Hukuk Dairesi 2016/11105 E. , 2019/8832 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı bankadan kullanılan kredi taksitlerinin ödenmediğinden bahisle emekli maaşı bloke edilerek toplam 12.460,00 TL kesinti yapıldığını, blokenin iptali isteğine yönelik Söke Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/721 E. sayılı dosyasına açtığı davada blokenin kaldırılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, yapılan kesintilerin haksız ve yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek; 12.460,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davacının maaşından yapılan kesintinin sözleşme ve davacının rızasına dayandığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 12.460,00 TL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, ... hizmeti sunucularının Genel ... Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
İİK’nun 83/a maddesindeki 'İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.' hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, 'bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği' düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, 4721 sayılı TMK'nun 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı da bulunmamaktadır.
Somut olayda, mahkemece, dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Öte yandan; ön inceleme duruşma zaptı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verildiği halde, gerekçeli karar başlığına 'Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla' ibaresinin yazılmış olması ayrıca bozma nedeni yapılmayıp, eleştiri konusu olarak değerlendirilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı bankadan kullanılan kredi taksitlerinin ödenmediğinden bahisle emekli maaşı bloke edilerek toplam 12.460,00 TL kesinti yapıldığını, blokenin iptali isteğine yönelik Söke Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/721 E. sayılı dosyasına açtığı davada blokenin kaldırılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, yapılan kesintilerin haksız ve yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek; 12.460,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davacının maaşından yapılan kesintinin sözleşme ve davacının rızasına dayandığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 12.460,00 TL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, ... hizmeti sunucularının Genel ... Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
İİK’nun 83/a maddesindeki 'İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.' hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, 'bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği' düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, 4721 sayılı TMK'nun 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı da bulunmamaktadır.
Somut olayda, mahkemece, dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Öte yandan; ön inceleme duruşma zaptı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verildiği halde, gerekçeli karar başlığına 'Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla' ibaresinin yazılmış olması ayrıca bozma nedeni yapılmayıp, eleştiri konusu olarak değerlendirilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.