1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

13. Hukuk Dairesi 2016/17247 E. , 2019/8809 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
13. Hukuk Dairesi 2016/17247 E. , 2019/8809 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile arasında 2007 yılında vekalet sözleşmesi yapıldığını, ücretin dosya başına işin veriliş tarihindeki asıl alacak üzerinden AAÜT gereğince ödeneceğini, dava konusu ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/510 esas sayılı dosyanın takibi için tevdi edildiğini, dosyanın kesinleşene kadar takip edildiğini, davalının aralarındaki sözleşme gereği davalının işin veriliş tarihindeki asgari ücret üzerinden vekalet ücreti ödemesi gerekirken ödeme yapmadığını, ödeme yapılması için yazmış olduğu çok sayıda dilekçe ve ihtarnamenin sonuçsuz kaldığı ve davalının temerrüde düştüğünü belirterek tüm bu sebeplerle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve davalı kurum ile yapılan vekalet sözleşmesi uyarınca ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/510 Esas sayılı dosyası ile Batman 2.İcra Müdürlüğü’nün 2012/2265 takip sayılı dosyası kapsamında ödenmesi gereken vekalet ücretinin tespiti ile 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalı kurumun temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla ödenmesine karar verilmesini istemiş,ıslahla talebini 3.040,90 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 3.040,90 TL'nin 06.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, vekalet ücretine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafın davalı şirketten işin veriliş tarihindeki ücret üzerinden vekalet ücreti ödenmesini istediği, takip edilen dosyalardaki vekalet ücretinin davacı tarafından tahsil edilerek davalı şirket hesabına aktarıldığı, ancak davacının kendisine vekalet ücreti ödenmediğini belirttiği, bu haliyle 21.10.2013 tarihinden 15 günlük süre geçtikten sonra yasal yollara başvurulacağına ilişkin ihtaratın davalı şirketin gelen evrak bürosuna 22.10.2013 tarihinde kaydedildiği, 15 gün sonra davalının temerrüde düştüğü kabul edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir. İhtarın temerrüt oluşturabilmesi için alacak miktarının açıkça gösterilmesi ve ödeme talebinde bulunulması gerekir. Aksi takdirde ihtar temerrüde esas alınmaz. Dava konusu olayda davacı, davalıya gönderdiği 21.10.2013 tarihli ihtar dilekçesinde alacak miktarı gösterilmemiştir. Bu durumda davalı temerrüde düşmemiştir. Öyle olunca, mahkemece, alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hüküm kısmının 1. bendinde yer alan “06/11/2013” ibaresi hükümden çıkartılarak yerine “dava” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.