13. Hukuk Dairesi 2016/17373 E. , 2019/7094 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalıların müşterek murisi ... oğlu ... ...’dan ... İli, ... Mevkiinde kain 4297 de kayıtlı 489,28 m² miktarlı arsa vasfındaki taşınmazı 750.000,00 TL bedel ile 02/10/1997 tarih 719 yevmiye nolu satış sözleşmesi ile tapuda satın aldığını; zilyet ettiğini; taşınmazın imar yeri olduğunu henüz yapılaşma olmadığını; belirtilen taşınmaz için Demre Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2012/102 Esas 2013/63 Karar sayılı dosyası ile Orman Genel Müdürlüğü’nce Tapu İptal ve Tescil davasının açıldığını; bu dosya üzerinden karar verilerek taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek kesinleştiğini; taşınmazın kendisinin elinden çıkarak orman vasfına geçtiğini; davalıların murisine ödenmiş olan arsa bedelinin ödeme tarihi olan 02/10/1997 den itibaren güncellenerek tarafına ödenmesini istemiş; ıslah ile talebini 41.822,40TL olacak şekilde artırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 41.822,40 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyize gelen davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, 02/10/1997 tarihinde, 750.000,00TL bedel ile davalıların murisinden, arsa vasfındaki taşınmazı, tapudan satın aldığını; daha sonra burasının orman vasfında olduğunun belirlenmesiyle tapusunun iptal edildiğini ileri sürerek, davalıların murisine ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren güncellenerek 41.822,40 TL’nin tarafına ödenmesini istemiş; davalı, davanın reddini dilemiş; mahkemece, davacının ödemiş olduğu bedel her ne kadar tapuda düşük görünse de, tanık beyanlarından davacının dava konusu yeri 750.000.00TL bedel ile satın aldığı, bu bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değerin 41.822,40TL olduğu tespit edilerek, hüküm tesis edilmiştir.
Toplanan delillerden ve dosya kapsamından, davaya konu taşınmazın davacı tarafından, davalıların murisi ... ...’dan, 02.10.1997 tarihinde, 100.000.000 TL bedelle satın alındığı; bundan sonra dava dışı Orman Genel Müdürlüğü’nün davacıya karşı açtığı dava sonucunda anılan taşınmazın evveliyatının orman olması ve özel mülkiyete konu yerlerden olmaması gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline karar verildiği; verilen hükmün derecaattan da geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, tanık beyanlarına itibar edilmek suretiyle taşınmaz bedeli olarak 750.000.00 TL ödendiği kabul edilmiş ise de, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı kuralı gereği, yazılı ispat da olmadığı dikkate alınarak, tapudaki bedel üzerinden hesap yapılması gerektiği gözetilmeksizin, tanık beyanına dayanılarak hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Davacı ile satıcı arasında 02.10.1997 tarihinde tapu sicil memuru huzurunda sözleşmenin düzenlendiği anda taşınmazın davalıların murisi adına kayıtlı olduğu ve taşınmazın evveliyatının orman olduğuna dair tapu kaydında herhangi bir şerhin bulunmadığı; dolayısıyla davacının taşınmazın öncesinin orman olduğundan haberdar olmadan taşınmazı satın aldığı açıkça anlaşıldığı gibi bu yön tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Anılan taşınmaz resmi memur önünde MK 706, BK 213, Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddelerine uygun olarak davacıya satılmıştır. Satış tarihi itibarıyla tapuda satımı engelleyen veya taşınmazın niteliği ile ilgili herhangi bir şerh de bulunmamaktadır. Böyle olunca, yapılan satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası dava dışı hazinenin davaya konu taşınmazı üstün hakka dayanarak zaptetmesi nedeniyle davalı tarafın taşınmazın bedelinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
BK'nun 189 maddesinin (TBK 214.md) birinci bendinde, 'satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir.' yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Satış sırasında da taşınmazın tapu kaydında geçmişte orman olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca davalılar zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludurlar. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 esas ve 2010/668 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu anlamda, Dairemizin yerleşmiş emsal kararlarında da belirtildiği üzere davacı gerçek rayiç değeri isteyebilir. Ancak somut olayda, davacı ödediği bedelin güncellenmiş karşılığını talep etmiştir. O halde mahkemece, birinci seçenek olarak tapuda yazılı satış bedelinin güncel değerinin tespiti yapılmalı, ikinci seçenek olarak taşınmazın rayiç değerinin tespiti yapılmalı, davacının talebi için, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği, talebini sınırlandırdığı bedel de gözetilmek suretiyle, lehine olan seçenek yönünden hüküm tesis edilmelidir. Açıklanan husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıdaki 1.bentte açıklanan nedenlerle temyize gelen davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyize gelen davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan 741,92 TL harcın istek halinde davalı ...'ya, 741,91 TL harcın diğer davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ...'ya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/17373 E. , 2019/7094 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat