1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

13. Hukuk Dairesi 2016/23986 E. , 2019/4589 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
13. Hukuk Dairesi 2016/23986 E. , 2019/4589 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R

Davacı, dava dışı ... Anka Spor Kulubü ile aralarında yaptıkları sporcu sözleşmesi kapsamında ödenmesi gereken 22.868,55 TL'nin ödenmediğini, davalı Belediye ile dava dışı kulüp arasında hukuki ve organik bağ bulunduğunu, davalı Belediye aleyhine başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava dışı kulübün ayrı bir tüzeli kişiliği bulunduğu, herhangi bir hukuki bağlarının bulunmadığını savunarak; davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, dava dışı kulüp ile davalı Belediye arasında hukuki ve organik bağ bulunduğu, davacının sözleşmeden kaynaklı alacağının 22.868,55 TL olduğu, ancak takipten önce bir temerrüt ihtarı yapılmadığından faize ilişkin talebin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, takibe yapılan itirazın asıl alacak olan 22.868,55 TL yönünden iptaline ve bu miktar üzerinden takibin devamına, icra inkar tazminatı ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. O halde, kabul edilen asıl alacak bakımından, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 (HMK'un 370.) maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen nedenle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının Reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının hüküm bölümünün 2. bendinde yer alan “Fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine,' cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen 'Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde davacıya, 1.562,15 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.