13. Hukuk Dairesi 2016/7071 E. , 2019/3412 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
13. Hukuk Dairesi 2016/7071 E. , 2019/3412 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ... SGK İl Müdürlüğü'nün 07.08.2013 tarihli yazısıyla hakkında uyarı cezası ve 32.360,30 TL para cezası uyglandığını, ... SGK İl Müdürlüğü'nün 29/04/2013 tarihli raporunda 22 adet reçetede 6 tanesinin Dr...., 5 tanesinin ise Dr.... tarafından düzenlenmesi sebebiyle, bu doktorların tarafı ile işbirliği kanısını güçlendirdiği gerekçesiyle, tablo 1'de belirtilen 23 ile 134 arasındaki reçete arkasındaki imzaların hastaya ait olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiğini, kamu kurumunun adil ve objektif olması gerektiğini, incelemede hastanın reçetede yazılı ilacı alıp almadığının tespiti gerektiğini, sözleşmede açıkça hastanın ilacı aldığı hallerde ceza uygulanmayacağı belirtilmiş iken aksi yönde işlem tesisinin doğru olmadığını, doktorlarla işbirliği olduğuna ilişkin iddianın doğru olmadığını, zaten ilçede doktor sayısının az olduğunu, öte yandan bu doktorların acil serviste çalışmakta olduğunu, tanık beyanlarından da görüleceği üzere hastaların poliklinik sırası beklememek için acilden giriş yaptırarak reçete yazdırdığını, reçetedeki imzaların hastaya ait olmadığı belirtilirken reçete sahiplerinin ilacı alıp kullandıklarına dair beyanlarının görmezden gelindiğini, 06.08.2013 tarihli dilekçeyle davalı kuruma başvurarak hakkında 2012 yılı protokolüne göre işlem yapılarak durumun düzeltilmesini istediğini ancak kurumun fesih cezasını uyarı cezasına çevirmekle birlikte para cezasını düzeltmediğini, soruşturma raporunda hangi ilaçtan eczaneye kaç kutu alındığı, kaç kutunun davalı kuruma fatura edildiğine kadar çok derin bir inceleme yapılmadığını, incelenen ilaçlardan kuruma mükerrer fatura edildiğine dair bir bulgu olmadığını, ayrıca raporda mali yönden getirilen teklifin 8.891,52 TL reçete bedelinin tahsili şeklinde olduğunu, bunun reçete bedeli yerine ilaç bedeli olması gerektiğini, ancak bu mali teklifin ... İl Müdürlüğü tarafından kat hesabı yapılarak 32.360,30 TL olarak uygulandığını, öncelikle davalı tarafından yapılan kesintinin tedbiren durdurulmasına ve davalı kuruma 32.360,30 TL borçlu olmadığının tespiti ile yapılan kesintilerin yasal faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 'davacının menfi tespit davasının kabulü ile; davalı kurumun 07/08/2013 tarihli ve 13.055.684 sayılı kararı ile verilen 32.360,30 TL'lik cezadan ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu cezadan ötürü davacıdan kesinti yapılmış ise yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline' karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava, cezai işlemin haksız olduğunun tespiti ile kurum tarafından ihdas edilen cezai şartın tahsil edilmesi durumunda iadesi istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; aralarında davacı eczacının da bulunduğu 68 şüpheli hakkında dava konusu cezai işleme ilişkin olaylar sebebiyle Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/1281 Sorşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığı ve yapılan soruşturma neticesinde iddianame düzenlenerek dava açıldığı, davanın Kilis Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/82 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu anlaşılmıştır. TBK.'nun 74.maddesi (BK.53.md.) uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar. Bu nedenle ceza yargılamasında davacı eczacı hakkında verilecek karar ve yapılacak tespitler eldeki dava dosyası açısından önem arz etmektedir. O halde mahkemece, davacı hakkında açılan ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ... SGK İl Müdürlüğü'nün 07.08.2013 tarihli yazısıyla hakkında uyarı cezası ve 32.360,30 TL para cezası uyglandığını, ... SGK İl Müdürlüğü'nün 29/04/2013 tarihli raporunda 22 adet reçetede 6 tanesinin Dr...., 5 tanesinin ise Dr.... tarafından düzenlenmesi sebebiyle, bu doktorların tarafı ile işbirliği kanısını güçlendirdiği gerekçesiyle, tablo 1'de belirtilen 23 ile 134 arasındaki reçete arkasındaki imzaların hastaya ait olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiğini, kamu kurumunun adil ve objektif olması gerektiğini, incelemede hastanın reçetede yazılı ilacı alıp almadığının tespiti gerektiğini, sözleşmede açıkça hastanın ilacı aldığı hallerde ceza uygulanmayacağı belirtilmiş iken aksi yönde işlem tesisinin doğru olmadığını, doktorlarla işbirliği olduğuna ilişkin iddianın doğru olmadığını, zaten ilçede doktor sayısının az olduğunu, öte yandan bu doktorların acil serviste çalışmakta olduğunu, tanık beyanlarından da görüleceği üzere hastaların poliklinik sırası beklememek için acilden giriş yaptırarak reçete yazdırdığını, reçetedeki imzaların hastaya ait olmadığı belirtilirken reçete sahiplerinin ilacı alıp kullandıklarına dair beyanlarının görmezden gelindiğini, 06.08.2013 tarihli dilekçeyle davalı kuruma başvurarak hakkında 2012 yılı protokolüne göre işlem yapılarak durumun düzeltilmesini istediğini ancak kurumun fesih cezasını uyarı cezasına çevirmekle birlikte para cezasını düzeltmediğini, soruşturma raporunda hangi ilaçtan eczaneye kaç kutu alındığı, kaç kutunun davalı kuruma fatura edildiğine kadar çok derin bir inceleme yapılmadığını, incelenen ilaçlardan kuruma mükerrer fatura edildiğine dair bir bulgu olmadığını, ayrıca raporda mali yönden getirilen teklifin 8.891,52 TL reçete bedelinin tahsili şeklinde olduğunu, bunun reçete bedeli yerine ilaç bedeli olması gerektiğini, ancak bu mali teklifin ... İl Müdürlüğü tarafından kat hesabı yapılarak 32.360,30 TL olarak uygulandığını, öncelikle davalı tarafından yapılan kesintinin tedbiren durdurulmasına ve davalı kuruma 32.360,30 TL borçlu olmadığının tespiti ile yapılan kesintilerin yasal faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 'davacının menfi tespit davasının kabulü ile; davalı kurumun 07/08/2013 tarihli ve 13.055.684 sayılı kararı ile verilen 32.360,30 TL'lik cezadan ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu cezadan ötürü davacıdan kesinti yapılmış ise yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline' karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava, cezai işlemin haksız olduğunun tespiti ile kurum tarafından ihdas edilen cezai şartın tahsil edilmesi durumunda iadesi istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; aralarında davacı eczacının da bulunduğu 68 şüpheli hakkında dava konusu cezai işleme ilişkin olaylar sebebiyle Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/1281 Sorşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığı ve yapılan soruşturma neticesinde iddianame düzenlenerek dava açıldığı, davanın Kilis Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/82 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu anlaşılmıştır. TBK.'nun 74.maddesi (BK.53.md.) uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar. Bu nedenle ceza yargılamasında davacı eczacı hakkında verilecek karar ve yapılacak tespitler eldeki dava dosyası açısından önem arz etmektedir. O halde mahkemece, davacı hakkında açılan ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.