1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

13. Hukuk Dairesi 2017/8095 E. , 2020/5495 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
13. Hukuk Dairesi 2017/8095 E. , 2020/5495 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi


Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesince 2015/455 esas 2016/871 karar sayılı davanın kısmen kabulüne/kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nin 2017/236-2017/332 karar sayılı kararının süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı şirket, davalı kurum ile arasında, istihdam garantili kurs verilmesi amacıyla eğitim sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre son hakedişinin yatırılmaması sebebiyle davalı hakkında takip başlattığını, paranın ödenmesi için davalıya başvurduğunu ancak kendisine, istihdam yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği hususun incelendiğini söylediklerini, kabul anlamına gelmemek üzere; istihdam yükümlülüğü ile ilgili bir problemin varlığı halinde dahi, bunun sözleşmeye göre hakedişlere el konulmasına cevaz veren bir durum olmadığını, bunun ancak henüz takibe konu etmedikleri, sözleşmede %20 bloke tutar olarak yer alan alacak kalemine ilişkin olduğunu, sözleşmeye göre hakedişlerin istihdam yükümlülüğü beklenmeksizin ödenmesi gerektiğinin açık olduğunu, sınavda başarılı olan kursiyerlere davalı idare, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve yüklenici ile birlikte düzenlenen Kurs Bitirme Belgesi verildiği halde, sözleşmenin 10.maddesi uyarınca, takip eden ayın başında ödenmesi gereken ve takibe konu edilen hakediş bedellerinin ödenmediğini, sözleşme süresi içinde davalı tarafından herhangi bir şekilde sözleşmenin feshi yoluna gidilmediği gibi, sözleşmeye aykırılık iddiasıyla ulaşmış herhangi bir ihtarnamenin de bulunmadığını, şirkete sahtecilik gibi genel bir ithamla parayı ödememe kastı güden davalının sahtecilik iddiasını savcılık şikâyetine konu ettiğini, ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/80129 H. 2014/63946 K. sayılı dosya ile sahtecilik yapıldığına dair somut delil olmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, ... 2.İcra Müdürlüğünün 2015/3076 Esas sayılı dosyasıyla başlatmış oldukları icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, 174.648,76 TL alacağın reeskont faizi ile tahsiline, %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
Davalı, mevzuatta, Denetim Kurulunca yapılacak denetimler ve/ veya Şube Müdürlüğünce yapılacak tespitlere bağlı olarak, yükümlülükte bir uygunsuzluk varsa ihtarsız sözleşmenin feshedileceğinin, hakediş ödenmesinin durdurulacağının ve ödenenlerin faiziyle alınacağının yazılı olduğunu, söz konusu eğitimlerden mezun kursiyerlerin şikayetleri üzerine başlatılan incelemede de bir takım uygunsuzlukların tespit edildiğini (istihdam yükümlülüğünün kısmen yerine getirildiğini, bir kursiyerin eğitim aldığı alanda istihdam edilmediğini, kursiyerlerin çalıştırıldığı işyerlerine gidildiğinde sadece yol parası verilerek çalıştırılabileceği ya da 6 ay staj zorunluluğu olduğundan bahisle sadece yol-yemek parası verilerek çalıştırılabileceğinin söylendiğini, bazı kursiyerlerin bir işyerinde çalıştırıldığına dair işe giriş bildirgesi sunulan kursiyerlerden orada hiç çalışmadıklarını, belgedeki imzaların kendilerine ait olmadığını söylediklerini) bu durumun davacıya bildirildiğini, hatta ödemelerin geri istendiğini, ihtarat yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının B.Köy 2.İcra Müd'nün 2015/3076 esas sayılı dosyasına vaki itirazının 138.531,96-TL'lik asıl alacak ve 15.927,50-TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren talepnamedeki şartlarla faiz uygulanmasına, takibin yine talepnamedeki sair şartlarla devamına, davalının, hükmedilen alacağın 154.459,46-TL'nin %20'ı olan 30.891,89-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı taraf istinaf yoluna başvurmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince de; “ ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 13/12/2016 tarih ve 2015/455 Esas, 2016/871 Karar Sayılı kararına karşı yapılan davalı tarafın istinaf talebinin esas yönünden 6100 Sayılı HMK 353/1-b(1) maddesi gereğince reddine, davalı tarafın harç yönünden yaptığı istinaf talebinin kabulü ile, 6100 Sayılı HMK 353/1-b(2) maddesi gereğince bu yöndeki hükmün düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına; davacı vekilinin davasının kısmen kabulüne, davalının B.Köy 2.İcra Müdürlüğünün 2015/3076 esas sayılı dosyasına vaki itirazının 138.531,96-TL'lik asıl alacak ve 15.927,50-TL işlemiş faiz üzerinden itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren talepnamedeki şartlarla faiz uygulanmasına, takibin yine talepnamedeki sair şartlarla devamına, davalının, hükmedilen alacağın 154.459,46-TL'nin %20'ı olan 30.891,89-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına’’ karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, imzalanan sözleşme hükümlerine aykırı davranıldığı iddiası ile ödenmeyen hakedişlerinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda sonuca gidilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme dayanak yapılan ve bağımsız denetçi ile öğretim üyesi olmak üzere 2 kişiden oluşan bilirkişi kurulu raporunda, tarafların imzası bulunan 24/06/2013 tarihli tutanakta, kurs bitirme belgesi almaya hak kazanan kursiyerlere belgelerinin teslim edildiğinin yazılı olduğunu, sözleşmenin 10/4. maddesinde son hakedişin “kursiyerler için hazırlanan kurs bitirme belgelerinin İl/Şube Müdürlüğüne teslim edilmesinden sonra yapılacağının” yazılı olduğunu; davalı tarafın delillerinde bazı kursiyerlere ait tespitlere yer verilmişse de bazılarının telefon görüşmesi, bazılarının çalıştıkları belirtilen işyerlerinde yapıldığı söylenen tespitlere ilişkin olduğunu ve tutanakların altında büro personeli ile bir memurun imzasının olduğunu, oysa hizmetlerin amacına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğine ilişkin denetimin Denetim Kurulunca yapılacağının sözleşmede yer aldığını, bu nedenle tespitlerin sözleşmeye uygun olarak yapılmaması sebebiyle kabule şayan olmadığını, yine sözleşmenin 10/9. maddesinde, “Yüklenici tarafından istihdam yükümlülüğünün kısmen veya tamamen yerine getirilmemesi durumunda, bloke edilmiş olan % 20 tutarındaki sözleşme bedeli idare tarafından yükleniciye ödenmeyecektir.' hükmünün yer aldığını, söz konusu hükümler dikkate alındığında davalı tarafın belirttiği gibi davacı tarafça istihdam yükümlülüğünü yerine getirmemesi söz konusu olsa bile davacıya ödenmeyecek olan tutar bloke edilmiş olan bedeldir” şeklinde hukuki değerlendirmeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Oysa, hukuki değerlendirmeler Mahkemeye aittir. Bilirkişi incelemesi, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, uzmanından alınan görüş ve bilgi şeklinde tezahür etmelidir. O halde alınan bilirkişi raporu bu haliyle yetersizdir ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Ne var ki davalı, bilirkişi raporuna itirazlarda bulunmuş; Mahkemece, davalı kurumun bilirkişi raporuna yaptığı bu itirazları karşılamaya yönelik olarak bilirkişi kurulundan rapor alınmadığı gibi bu itirazları karşılayacak şekilde mahkeme kararında bir gerekçe ve değerlendirmeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davalı kurumun bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları da karşılayacak şekilde, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak 3 kişilik bir heyetten taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve delillerini de incelenmek suretiyle oluşacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 29/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.