14. Hukuk Dairesi 2015/10355 E. , 2018/2724 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2015/10355 E. , 2018/2724 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacı tarafından, davalılar aleyhine 24.05.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK'nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 644 parsel sayılı taşınmaz yararına, davalılara ait 694 ve 695 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile 644 sayılı parsel lehine davalılara ait 695 ve 696 parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
TMK'nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297.maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacıya ait 644 parsel lehine en uygun ve en masrafsız güzergah olması nedeniyle davalılara ait aynı yer 696 ve 695 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde geçit hakkı kurulmasına karar verilmesi yerinde ise de, verilen hüküm, HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca infaza elverişli değildir. Zira mahallinde 12.06.2014 tarihinde yapılan keşfe katılan fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 27.06.2014 tarihli raporunda 'en uygun yerin, en kısa ve ekonomik olan 3. tercihte belirtilen ve ekli krokisinde (D)+(E)+(B)+(C) harfleri ile gösterilen 696 ve 695 sayılı parsellerin içerisinden geçen yer olup, 3 metre eninde 696 parselden 41,62 metre, 695 parselden 26,54 metre yola mesafenin bulunduğu, belirlenen alanın 190,33 m2 yüzölçümünde olduğu' tespit edilmiş olmasına rağmen, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile lehine geçit hakkı tesis edilen 644 parselden yola ulaşmak için tespit edilen toplam 68,16 metre mesafe, sanki geçit tesis edilen yerin alanıymış gibi toplam 68.16 m2 kısımdan geçit hakkı tesis edilmiş olması doğru olmadığı gibi davalılara ait 696 ve 695 parsel sayılı taşınmazlardan ayrı ayrı tesis edilecek geçitin genişliğinin kaç metre olacağının infaza elverişli şekilde hükümde gösterilmemesi de isabetsizdir. O halde mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeksizin infazda tereddüte neden olacak şekilde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.04.2018 oybirliği ile karar verilmiştir.













Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön