1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

14. Hukuk Dairesi 2016/12150 E. , 2019/8958 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
14. Hukuk Dairesi 2016/12150 E. , 2019/8958 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12/02/2016 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, tarafların müştereken malik olduğu 3459 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı, taşınmaz üzerindeki evin kendisine ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; davacılar vekili, davalının muhdesat iddiasını kabul ettiklerini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın genel açık artırma yoluyla satılarak giderilmesine; satış bedelinin bilirkişi raporunda belirlenen kıymetlere göre oranlanarak yapı bedeline denk gelen kısmının davalıya verilmesine, bakiye kısmın taraflar arasında tapudaki payları oranında dağıtılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddi gerekmiştir.
2- Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza, ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evin davalıya ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan 07.04.2016 tarihli inşaat bilirkişisi raporunda, dava konusu taşınmazın ve üzerinde bulunan evin değeri ayrı ayrı tespit edilerek taşınmazın toplam değeri bulunmuş ise de bu değerin ne kadarının arza, ne kadarının muhdesata (eve) isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenmemiş; mahkemece de hüküm kurmaya elverişli olmayan bu rapora itibar edilip atıf yapılmakla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak, dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata (eve) isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan kısmın ise tapu kaydındaki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması yönünde hüküm kurulması gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, satış bedeli üzerinden alınması gereken harcın binde 11,38 oranında olması gerekirken hüküm sonucunda 11,38 TL olarak gösterilmesi de doğru görülmemiş; bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; (2) No'lu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.