1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

14. Hukuk Dairesi 2019/3400 E. , 2019/8145 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
14. Hukuk Dairesi 2019/3400 E. , 2019/8145 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 gün ve 2014/17447 Esas, 2014/18895 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptalinden kaynaklanan kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 4232 m2 yüzölçümlü, 1561 ada 44 sayılı parselin de içerisinde yer aldığı alanda yapılan imar uygulaması ile oluşan 4438 ada 30 sayılı imar parselinin, ... Belediyesi adına tescil edildiğini, taşınmazın bulunduğu alanda yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilerek kararın kesinleştiğini ve böylece davalı adına tescilin yolsuz hale geldiğini ileri sürerek, 4438 ada 30 sayılı imar parselinin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 1561 ada 44 sayılı kök parsele dönülerek davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, imar uygulamasının iptaline ilişkin verilen karar doğrultusunda yeniden imar uygulaması yapılacağından davacının hukuki yararı bulunmadığını belirterek, davanın öncelikle usulden reddini, aksi halde davanın esastan reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 04.02.2009 tarihli 2009/3322 Esas, 2009/1316 Karar sayılı ilamı ile özetle 'Yargılama sırasında davalı belediyece alınan 18.10.2006 tarih ve 2693 sayılı Encümen kararıyla çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak yeni bir imar uygulamasının yapıldığı ve oluşan yeni imar parsellerinin Tapu Sicil Müdürlüğünce 28.09.2009 tarihinde tescillerinin yapıldığı, bu durumda, son yapılan imar işleminin geçerliliğini koruduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği' gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda 18.10.2006 tarih ve 2693 sayılı Encümen kararı ile yapılan imar uygulamasının iptaline karar verilmediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 gün ve 2014/17447 Esas, 2014/18895 Karar sayılı ilamı ile özetle 'Yargılama sırasında yapılan yeni imar uygulamasının, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu verilen hüküm tarihinden sonra idari yargı yerinde iptal edildiği ve iptal kararının kesinleştiği belirlendiğine bu olguya göre yeni bir durum oluştuğundan usuli kazanılmış haktan da söz edilemeyeceğine göre, hükümden sonra davaya konu taşınmazın tescilinin dayanağının kalmadığı, tescilin yolsuz hale geldiği gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği' gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır. Yine; kadastral duruma dönülme istemli uyuşmazlıklarda taraf teşkili bakımından husumetin, ihyası talep edilen kadastral parselin kapsamında kalan imar parsel ya da parsellerinin maliklerine yöneltilmesi gerekir ve bu davanın özelliği itibariyle kayıt maliklerinin yanı sıra işlemi yapan belediyeye de husumetin yöneltilmesi mümkündür.
Kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi; hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, orman, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez. Öte yandan, verilecek ihya kararının, kapsamında kalan tüm imar parsellerinin maliklerinin mülkiyet haklarını etkileyeceği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere olay ve olguları ileri sürmek taraflara; hukuki nitelendirme mahkemeye aittir (6100 sayılı HMK 33. madde).
Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.(HMK 31. madde)
Somut olayda; davacı vekili 1561 ada 44 sayılı taşınmazın müvekkiline ait iken taşınmazın bulunduğu alanda yapılan imar uygulaması sonucu 4438 ada 30 sayılı imar parseli olarak davalı ... adına tescil edildiğini, yapılan imar uygulamasının 4438 ada 30 sayılı imar parseline ilişkin kısmının iptaline ilişkin idari yargıca verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek 4438 ada 30 sayılı imar parselinin tapu kaydının iptali ile imar uygulaması öncesi duruma dönülerek davacı adına tescilini istemiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere; HMK'nin 31 ve 33. maddeleriyle, 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, davada maddi olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükmünü tespit etmek hakime ait bir görevdir.
Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak alınan 23.11.2007 tarihli fen bilirkişi ek raporunun incelenmesinde eski hale ihyası talep edilen taşınmazın bulunduğu alanda yargılama sırasında yapılan imar uygulaması sonucu kurulmuş bulunan imar parsellerine isabet eden kısımların belirtildiği ne var ki; mahkemece, bu imar parselleri malikleri aleyhine açılmış bir dava bulunmadığı halde işin esasına girilerek taraf teşkili sağlanmaksızın ve yapılan imar uygulamasının iptaline yönelik idari yargı yerinde açılan davanın akibeti araştırılmaksızın davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan; davacı vekili imar parselinin iptaline karar verilerek 1561 ada 44 sayılı taşınmazın eski hale ihyasını talep ettiğinden kısmi ihya kararı verilemeyeceği gözetilerek ihyası istenen parselin çap sınırları üzerinde kurulmuş imar parsellerine ve kamusal alanlara isabet eden kısımların çakıştırmalı kroki ile gösterilip, imar parsellerinin ihyası istenen taşınmazın çap sınırları üzerinde kalan kısımlarının sicil kayıtlarının iptali ile varsa kamusal alanda kalan kısımların da belirtilmek suretiyle ihyası istenen taşınmazın eski yüzölçümü ile davacı adına tescili sureti ile ihya kararı verilmesi gerektiği de şüphesizdir. Tam bu aşamada belirtmek gerekir ki; Dairemizin 2018/5604 Esasına kayıtlı dava dosyasının incelemesinde davacı ... vekili tarafından eldeki dava dosyasına konu 1561 ada 44 sayılı parselin eski hale ihyasının istendiği, bu haliyle eldeki dava dosyası ile belirtilen dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşıldığından her iki dava dosyasının birleştirilerek görülmesi gerekmektedir.
O halde, mahkemece, 1561 ada 44 parsel sayılı taşınmazın eksiksiz bir şekilde tedavüllü tapu kayıtlarının, (geldi ve gitti parselleri denetlenebilir şekilde kütük sayfası suretlerinin) ve taşınmazda yapılmış olan imar uygulaması veya imar uygulamalarına dair tüm Belediye encümen kararları ile şuyulandırma cetvellerinin ve dayanak tüm belgelerin temin edilmesi; yukarıda belirtilen dava dosyası ile hukuki ve fiili irtibatı nedeniyle eldeki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmesi, mahallinde keşif yapılmak suretiyle dava konusu parsel sınırları üzerinde imar uygulaması ile oluşturulan alanlar (imar parselleri, yol, park vb.) belirlenenip, bu kapsamdaki imar parsellerinin tapu kayıtları getirtildikten sonra, dava dışı tapu kayıt malikleri ile idari işlemi yapan Belediye aleyhine 1561 ada 44 sayılı parselin ihyası talepli dava açmak üzere davacıya usulüne uygun süre verilmesi, açıldığı taktirde eldeki dava dosyası ile birleştirilmesi; taraf teşkili sağlandıktan ve taşınmazın bulunduğu alanda yapılan (davacının talebi 1561 ada 44 parsel sayılı taşınmazın eski hale ihyası istemine ilişkin olduğundan bu taşınmazın kütük sayfalarının kapanmasına sebep olan imar uygulamaları ve varsa sonraki tüm imar uygulamaları) imar uygulamaları ve bu uygulamaların idari yargı yerince iptal edilip edilmediği usulünce araştırıldıktan ve varsa derdest iptal davalarının sonucu beklenildikten sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere taraf teşkili sağlanmaksızın noksan soruşturmayla yetinilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekirken maddi hata nedeniyle davanın sadece esasına yönelik eksiklikler nedeniyle bozulmasına karar verildiği anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 gün ve 2014/17447 Esas, 2014/18895 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 gün ve 2014/17447 Esas, 2014/18895 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 03.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.