14. Hukuk Dairesi 2016/14077 E. , 2019/6137 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25/02/2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18/12/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalıların miras bırakanı ...'nın Keşan 1. Noterliğinin 23/08/1999 tarihli, 8061 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ... Köyü 260, 246, 3446 ve 732 parsel sayılı taşınmazları davacıya satmayı vaat ve taahhüt ettiğini, satış bedelinin tamamen ödendiğini, taşınmazların teslim edildiğini, satıcı ... 15/03/2003 tarihinde vefat edince mirasçılarının tapuda ferağ vermeye yanaşmadıklarını belirterek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini istemiş, 14/06/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile satış vaadi sözleşmesinde satışa konu taşınmazlardan 3446 parsel olarak yazılan taşınmazın sözleşmeye sehven sayfa numarasının yazıldığını, doğrusunun 3461 parsel olduğunu, aynı şekilde 732 parsel olarak yazılan taşınmazın da 740 parsel olduğunu belirtmiş, böylece dava konusu taşınmazların parsel numaralarının 260, 246, 3461 ve 740 olarak düzelttiklerini ve bu parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar ..., ... ve ... vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, muris hayatta iken açılmadığını, murisin ölümünden 6 yıl sonra açılmasının murisin haklarını ihlal ettiğini, murisin iştirak halinde malik olduğu 4 adet gayrimenkulu davacıya satmaya vaat ettiğini, davacının tüm taşınmazlarda paydaş olmadığını, dolayısı ile sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., satış vaadi sözleşmesinin gerçek olduğunu, bunu bizzat muris babasının kendisine söylediğini, babasının kızlarına yardım olarak haklarını verdiğini belirtmiş, davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Davalı ... davayı kabul etmiş, davalı ... davaya cevap vermemiş, ölümü üzerine davaya dahil edilen mirasçıları ..., ..., ... ve Nurhan Balu taşınmazların davacıya satıldığı iddiasını kabul etmediklerini, satış bedelinin ödenmediğini, sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığını beyanla davanın reddini istemişler, dahili davalı ... cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, ... Köyü 740, 4328, 4329, 4330, 4331, 4332 ve 4333 parsel sayılı taşınmazlarda muris ... mirasçıları olan davalılar adına kayıtlı hisselerin (toplam 1/2 hisse) her bir taşınmaz bakımından ayrı ayrı iptali ile 1/2 hisse oranında davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz etmişlerdir.
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kaynağını, Türk Medeni Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşme türlerinden olup, mülkiyeti devir borcu yüklenen satıcı edimini yerine getirmezse edimin hükmen yerine getirilmesi vaat alacaklısı tarafından açılan davada istenebilir.
1-Kural olarak, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin satış amacı ile değil muvazaalı olarak yapıldığının savunulması her zaman olanaklıdır. Bir başka deyişle, satış vaadi sözleşmesinin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla kötü niyetle yapıldığı iddia edilerek yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Böyle bir savunma ileri sürüldüğüne göre mahkemece bu konuda tüm taraf delillerinin toplanması ve gerekli görülmesi halinde resen araştırma ilkesi gereğince dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarını gerekli araştırmalar yaptıktan sonra satış vaadi borçlusunun sözleşmeyi yaparken mal kaçırma amacı güdüp gütmediğinin tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre de; yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden davalıların taşınmazlarda 1/2 pay maliki oldukları gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, taşınmazların tamamının değeri üzerinden hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarı açıklanan nedenlerle, bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2016/14077 E. , 2019/6137 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 36 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 64 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat