14. Hukuk Dairesi 2016/6423 E. , 2019/1303 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
14. Hukuk Dairesi 2016/6423 E. , 2019/1303 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.05.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ile 3. Kişi ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki bulunduğu 170 ada 11 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 170 da 9, 112 ve 141 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 170 ada 11 parsel lehine aynı yer 13, 141 ve 112 parsel aleyhine fen ve zirai bilirkişilerin 12.11.2014 tarihli ek rapor ve krokilerinde gösterilen 12 No'lu güzergah üzerinden geçit hakkı tesisi ile tapuya tesciline, karar verilmiştir.
Hükmü; davalı ... ve 170 ada 112 parselin yeni maliki ... temyiz etmişlerdir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülmediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince:Davacı, maliki bulunduğu 170 ada 11 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 170 da 9, 112 ve 141 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasını talep etmiş, mahkemece, davanın kabulü ile; 170 ada 11 parsel lehine aynı yer 13, 141 ve 112 parsel aleyhine geçit hakkı tesisine, karar verilmiştir.
Uyap sistemi üzerinden yapılan incelemede; aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilen 170 ada 13 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı olduğu, taşınmaz malikinin veya mirasçılarının davada taraf olmadığı, yine aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilen 170 ada 112 parsel sayılı taşınmaz dava açıldığı esnada ... adına tapuda kayıtlı iken, mahkemece hüküm verilmeden önce 11.02.2015 tarihinde ...’a satış sureti ile devredildiği anlaşılmaktadır.
Bir dava açıldıktan sonra tapuda malik olan davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse artık dava konusu taşınmaz üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmaz; mahkemece diğer tarafa, savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK'nin 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkı hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece,
1) 170 ada 112 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına alındıktan sonra 6100 sayılı HMK'nin 125/2. maddesi uyarınca davanın yeni malike yöneltilmesi gerekirken taşınmazı devreden kişinin huzuruyla davanın görülüp sonuçlandırılması doğru değildir. Mahkemece, HMK'nin 125/2. maddesi gereğince işlem yapılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekir,
2) 170 ada 13 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek maliklerinin belirlenmesi, maliklerin harçlı dilekçe ile davaya katılmalarının sağlanması veya davacı vekiline ayrı bir dava açılması için süre verilerek davanın eldeki dava ile birleştirilmesi bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Değinilen bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.05.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ile 3. Kişi ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki bulunduğu 170 ada 11 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 170 da 9, 112 ve 141 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 170 ada 11 parsel lehine aynı yer 13, 141 ve 112 parsel aleyhine fen ve zirai bilirkişilerin 12.11.2014 tarihli ek rapor ve krokilerinde gösterilen 12 No'lu güzergah üzerinden geçit hakkı tesisi ile tapuya tesciline, karar verilmiştir.
Hükmü; davalı ... ve 170 ada 112 parselin yeni maliki ... temyiz etmişlerdir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülmediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince:Davacı, maliki bulunduğu 170 ada 11 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalılara ait 170 da 9, 112 ve 141 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasını talep etmiş, mahkemece, davanın kabulü ile; 170 ada 11 parsel lehine aynı yer 13, 141 ve 112 parsel aleyhine geçit hakkı tesisine, karar verilmiştir.
Uyap sistemi üzerinden yapılan incelemede; aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilen 170 ada 13 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı olduğu, taşınmaz malikinin veya mirasçılarının davada taraf olmadığı, yine aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilen 170 ada 112 parsel sayılı taşınmaz dava açıldığı esnada ... adına tapuda kayıtlı iken, mahkemece hüküm verilmeden önce 11.02.2015 tarihinde ...’a satış sureti ile devredildiği anlaşılmaktadır.
Bir dava açıldıktan sonra tapuda malik olan davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse artık dava konusu taşınmaz üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmaz; mahkemece diğer tarafa, savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK'nin 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkı hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece,
1) 170 ada 112 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına alındıktan sonra 6100 sayılı HMK'nin 125/2. maddesi uyarınca davanın yeni malike yöneltilmesi gerekirken taşınmazı devreden kişinin huzuruyla davanın görülüp sonuçlandırılması doğru değildir. Mahkemece, HMK'nin 125/2. maddesi gereğince işlem yapılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekir,
2) 170 ada 13 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydı tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek maliklerinin belirlenmesi, maliklerin harçlı dilekçe ile davaya katılmalarının sağlanması veya davacı vekiline ayrı bir dava açılması için süre verilerek davanın eldeki dava ile birleştirilmesi bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Değinilen bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.