14. Hukuk Dairesi 2016/15236 E. , 2020/1243 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/15236 E. , 2020/1243 K.


'İçtihat Metni'

14. Hukuk Dairesi


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar vekili ve müdahil davacı tarafından, davalılar aleyhine 22.12.2014 ve 12.10.2015 günlerinde verilen dilekçeler ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, müdahil davacının davasının işlemden kaldırılmasına dair verilen 26.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin maliki olduğu 1358 ve 1359 parsel sayılı taşınmazlar lehine mahkemece belirlenecek uygun bir güzergahtan bedeli karşılığı geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı-müdahil davacı ..., lehine geçit hakkı kurulması talep edilen 1359 parsel sayılı taşınmaza komşu 1360 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, kendi taşınmazının da genel yola ulaşımı olmadığından taşınmazı lehine geçit hakkı tesisine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkilinin aleyhine geçit hakkı kurulması talep edilen taşınmazların maliki olmadığını belirterek açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur.
Davalı ..., en az zarar görecek taşınmazdan ve her iki tarafın menfaati gözetilmek suretiyle geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 26.05.2016 tarihli celsede müdahil davacı ...'in hazır bulunmadığı ve açtığı davanın davalı tarafça takip edilmemesi nedeniyle müdahil davacı tarafından açılan davanın işlemden kaldırılmasına; davacıların açmış oldukları davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili ve davalı ... temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı Hazine vekilinin ve davalı ...'nun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı Hazine vekili ve davalı ...'nun diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “Mutlak geçit ihtiyacı” veya “Geçit yoksunluğu”, ikincisine de “Nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece 26.05.2016 tarihli celsede asli müdahil ...'in hazır bulunmadığı ve davanın davalı tarafça takip edilmediği, asli müdahilin mazeret dilekçesi de sunmadığı gözetilerek asıl dava hakkında hüküm kurulurken asli müdahilin davasının ara kararla asıl davadan ayrılmasına ve ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilerek davanın HMK'nin 150. maddesi uyarınca takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılması ve bu husus karara bağlandıktan sonra asıl dava hakkında hüküm kurulması gerekirken asli müdahilin davasının takip edilmemesi nedeniyle, asıl dava hakkındaki hükümle birlikte HMK'nin 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılması usule uygun değildir. Bilahere asli müdahil davacının davasının ayrı esasa kaydedilerek süresinde yenilenmesinden sonra HMK'nin 166. maddesinin hükümlerine aykırı şekilde esası kapatılan asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Öte yandan yukarıda ifade edildiği üzere geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmeli, geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Ne var ki; mahkemece uygun bulunan güzergahtaki 1361 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın bir kısmının geçit güzergahı içinde kaldığından yıkılması gerekeceğinin açık olduğu halde mahkemece fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi gözetilerek daha uygun alternatiflerin tartışılarak hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin ve davalı ...'nun temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön