1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

16. Hukuk Dairesi 2016/11101 E. , 2019/9169 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
16. Hukuk Dairesi 2016/11101 E. , 2019/9169 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek; taşınmaz bölümlerinin davacı ve katılan davacıya intikal şeklinin (taksim, bağış vb.) araştırılması ve TMK'nın 701 ve 702. maddeleri uyarınca dava şartı üzerinde durulması, tescil konusu yerin güney sınırında bulunan 362 parselin dayanağı olan T.Sani 938 tarih 8 sayılı tapu ve tedavül kayıtları ile dayanak 212, 213, 215, 216, 218, 219, 230, 231, 232 ve 239 sayılı vergi kayıtları, kuzey sınırında bulunan 15, 16, 17 ve 18 parsellere ait tapu kaydı, kadastro tutanakları ile varsa dayanak kayıtlarının bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmesi, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle üç boyutlu olarak incelenmesi, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması, taşınmazın gerçek niteliğinin açıklığa kavuşturulması, tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, taşınmazların elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunun saptanması halinde dava koşulunun göz önünde tutulması ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesinin gereğine ve kabule göre de, davanın TMK'nın 713/1. maddesi uyarınca tescil isteğine ilişkin olup, davalı Hazine vekili TMK'nın 713/6. maddesi uyarınca istekte bulunduğundan, teknik bilirkişi raporunda (E) ve (D) ile gösterilen bölümler yönünden davanın reddine karar verildiğine göre davalı Hazine vekilinin TMK'nın 713/6. maddesi uyarınca tescil talebi hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının da isabetsizliğine” değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli bölümlerin davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... Kopar vekili, müdahil davacı ... vekili tarafından davanın esasına yönelik, davalı Hazine vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, 1978 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında 4721 sayılı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı olarak tescil istemi ile açılmıştır. Mahkemece, 1975 yılına ait hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede dava konusu yerlerin ...taşkını altında olduğundan bahisle davacılar yararına kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı karar verilmiştir. Ne var ki, bu nitelikteki davaların, 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca davanın yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda dava, Hazine ve ...'ne husumet yöneltilerek açılmış ise de, karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... İli Büyükşehir Belediyesi statüsüne kavuşturulmuş olup, içindeki tescil harici taşınmazlar için açılacak tescil davalarında ilçe belediyeleri yanında büyükşehir belediyeleri de yasal hasım konumundadırlar. Ne var ki, mahkemece 6360 sayılı Kanun hükümlerine göre ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın da davaya dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Taraf teşkilinin sağlanması 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemelerce re’sen gözetilmesi gerektiği halde taraf teşkili sağlanmadan işin esas yönünden karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Öte yandan, mahkemece yapılan keşiflerde dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar, çekişmeli taşınmazın imar-ihyasının davacı ve katılanın babaları zamanında tamamlandığını ve taksim sonucu intikal ettiğini beyan etmişler; uzmanlığına başvurulan ziraat ve jeoloji bilirkişileri de, çekişmeli taşınmazın imar-ihyasının uzun yıllar önce tamamlandığını ve sulu tarım arazisi olarak kullanıldığını bildirmişlerdir. Mahkemece ziraat ve jeolog bilirkişisi raporu ve yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile harita mühendisi bilirkişisinin raporu arasındaki çelişkiler giderilmemiş, tescil harici bırakılma tarihi olan 1978 yılı ile 1982 yılları arasında uçuş olmaması nedeniyle 1975 tarihli hava fotoğrafı incelemesine itibar edilerek hüküm verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak da karar verilemez.
Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle davacıya; davasını, davada yer almayan ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na da yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı; bu yolla taraf teşkilinin sağlanması halinde, dahili davalıdan savunma ve delilleri sorulmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalı, komşu parsel tutanakları tüm dayanaklarıyla birlikte getirtilmeli; sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile teknik bilirkişi, 3 kişilik jeolog bilirkişisi ve 3 ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak bu keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazlarda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazların yönünü ne okuduğu belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli; teknik bilirkişiden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihyaya başlandığı ve tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını içerir, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişi kurulundan, taşınmazların evveliyatının ve şimdiki niteliğinin nehir yatağı olup olmadığını, nehir yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif nehir yatağında kalıp kalmadığını, aktif nehir yatağında kalmıyor ise nehrin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını, nehirde ıslah çalışması yapılıp yapılmadığını ve yapılmış ise hangi tarihte yapıldığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ve müdahil vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden müdahil ve davacıya ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.