1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

16. Hukuk Dairesi 2020/8462 E. , 2020/6282 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
16. Hukuk Dairesi 2020/8462 E. , 2020/6282 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:


1958 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında, ... İli Merkez İlçesi ... Köyü 26 parsel sayılı 8.400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle gerçek kişi adına tesbit ve tescil edilmiş; satışlar yoluyla davalılara intikal etmiş; uygulama kadastrosunda 101 ada 13 parsel sayısı ve 8.721,99 metrekare yüzölçümü ile tespit edilerek tapu kütüğüne aktarılmıştır. Beyanlar hanesinde orman sınırları içinde kaldığına dair şerh vardır. Davacı ... İdaresi vekili 09.08.2012 havale tarihli dava dilekçesiyle, taşınmazın öncesinin orman olduğunu, kesinleşen orman sınırı içinde kaldığını ve eylemli durumunun da orman olduğunu ileri sürerek; tapu kaydının iptaline ve orman vasfı ile Hazine adına tesciline, davalıların müdahalesinin önlenmesine, şerhlerin terkinine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın 12.08.2014 tarihli fen bilirkişisi raporu ekindeki hava fotoğrafında (A) harfi ile gösterilen 1.665,95 metrakarelik kısmının tapu kaydının iptaline ve orman niteliği ile Hazine adına tesciline, müdahale taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... idaresi ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Yörede 1947 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 02.11.1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile, henüz sınırlaması yapılmamış ormanların orman kadastro çalışması vardır.
Dava kesinleşmiş tahdite ve eylemli orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası olup, mahkemece 17.11.2014 tarihli kısa kararda “Davanın kabulüne, en son raporda belirlenen ve her bilirkişi raporunda gösterilen ve orman olduğu belirlenen kısımların tapu kaydının iptaline orman niteliği ile Hazine adına tapu kayıtlarının tesciline” karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmında “Davanın kabulüne, ...,... parselin 12.08.2014 tarihli fen bilirkişisi raporu ekindeki hava fotoğrafında (A) harfi ile gösterilen 1.665,95 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptaline ve orman niteliğinde Hazine adına tesciline” karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gibi; hükme dayanak yapılan 12.08.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda 'taşınmazın (A) rumuzu ile gösterilen 767,60 metrekarelik bölümü ile (B) rumuzu ile gösterilen 1.694,32 metrekarelik bölümünün ormanda kaldığının belirlendiğinin' bildirilmesi karşısında, mahkemece taşınmazın hangi bilirkişi raporunda gösterilen hangi kısımları olduğu açık ve tereddüte mahal vermeyecek bir şekilde belirtilmeden “en son raporda belirlenen ve her bilirkişi raporunda gösterilen ve orman olduğu belirlenen kısımların tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapu kayıtlarının tesciline” şeklinde kurulan hükmün infaz kabiliyeti de yoktur. 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesi gereğince hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olması gereklidir. 298/2. maddesi gereğince de kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Kararların infaza elverişli olmaması, farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler.
Hal böyle olunca; Mahkemece, önceki kararla bağlı kalınmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle yeniden ve infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekmekte olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.