16. Hukuk Dairesi 2020/3985 E. , 2020/6180 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ... İdaresi vekili, 17.08.2010 havale tarihli dilekçe ile ... İli ... İlçesi ... Kasabası, ... Mahallesinde bulunan ve dava dilekçesine ekli krokide 1 ve 2 rakamları ile işaretlenen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek 303 ada 1 sayılı orman parseli sınırları içine alınıp orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle Kadastro Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece dava konusu edilen taşınmazların 2002 yılında yapılan mera tespit çalışması kapsamında mera olarak tespit edilip mera özel siciline tescil edildikleri, 2010 yılında yapılan arazi kadastro çalışmasında hakkında kadastro çalışması yapılmayıp 308 ada 1 parsel, 310 ada 42 parsel, 313 ada 2 parsel ve 321 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinden davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 20. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2016 tarih, 2015/3072 Esas, 2016/1255 Karar sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle, keşif yapılarak dava konusu taşınmazlar belirlendikten sonra taşınmazlarla ilgili kadastro tespit tutanağı düzenlenmiş ise, uyuşmazlığın kadastro tespitine itiraz ve orman kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu kabul edilerek kadastro tespit tutanakları asılları temyize konu dava ile birleştirilip tutanaklarda ismi geçen ya da, keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp husumet yaygınlaştırıldıktan sonra taraf delilleri ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak, yöntemine uygun biçimde orman araştırması yapılıp dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinin, mera siciline kaydedildiklerinin tespiti halinde ise, uyuşmazlığın orman kadastrosuna itiraz, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğinde olduğu, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden kadastro mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek yöntemine uygun biçimde orman araştırması yapılıp taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde orman kadastrosuna itiraz davasının kabulü ile çekişmeli taşınmazların orman sınırı içerisine alınması ile yetinilip, mera sicil kaydının iptali ve tescil istemi yönünden 3402 Sayılı Kanunun 12/3 maddesi ve 6100 Sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde ise orman kadastrosuna itiraz davası yönünden davanın reddine, mera sicil kaydının iptali ve tescil istemi yönünden ise görevsizlik kararı verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazların tahdit ve tespit çalışma sonuçlarının 29.08.2002-29.09.2002 tarihleri arasında askı ilanına alındığı, davanın ise 16.08.2010 tarihinde açılmış olduğu, mera kaydının iptali ve tescil istemi yönünden 3402 Sayılı Kanunun 12/3 ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla davanın tarafları yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma ve bozma ilamında işaret edilen hususları eksiksiz yerine getirme zorunluluğu doğar.
Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapıldığından taşınmaz başında keşif yapılıp çekişme konusu taşınmazlar belirlendikten sonra, anılan taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmiş ise uyuşmazlığın kadastro tespitine itiraz ve orman kadastrona itiraz niteliğinde olduğu kabul edilerek kadastro tespit tutanak/tutanaklarının asılları temyize konu dava ile birleştirildikten sonra, HGK'nın 24.12.1997 gün ve 1997/17-846-1085 sayılı kararında kabul edildiği gibi 'tespit maliklerinin davalı olarak gösterilmemiş olması maddi yanılgıdan kaynaklandığı' gözönünde bulundurularak tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturularak, taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak, yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağının düzenlenmediğinin, mera özel siciline kaydedildiklerinin tespiti halinde ise uyuşmazlığın orman kadastrosuna itiraz, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğinde olduğu, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden kadastro mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde orman kadastrosuna itiraz davasının kabulü ile çekişmeli taşınmazların orman sınırları içine alınması ile yetinilmeli; çekişmeli taşınmaz/taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde ise orman kadastrosuna itiraz davası yönünden davanın reddine, mera sicil kaydının iptali ve tescil istemi yönünden ise görevsizliğe karar verilmelidir.
Mahkemece bozma ilamı gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik inceleme sonucu karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.
16. Hukuk Dairesi 2020/3985 E. , 2020/6180 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 84 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 35 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat