16. Hukuk Dairesi 2020/2262 E. , 2020/6094 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
16. Hukuk Dairesi 2020/2262 E. , 2020/6094 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın bozulmasına ilişkin yukarda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi ... tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ...,... Köyü çalışma alanında bulunan 111 ada 5 parsel sayılı 10.774,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, çekişmeli taşınmazın bir bölümü hakkında, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 04.12.2019 tarih 2016/13875-2019/8158 Esas, Karar sayılı ilamıyla; 'Mahkemece, davacının davasını ispat etmek zorunda olduğu, daha önce yapılan keşif bulguları ile tanık beyanlarından davasını ispat edemediği, ayrıca davacının keşif için gerekli delil avansını mahkeme veznesine yatırmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirmenin usul ve yasaya uygun bulunmadığı, 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesinde; taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğunun, avans yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağına ifade edildiği, ispat yükü kendisine düşen tarafın, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu, somut olayda; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz başında 30.04.2015 tarihinde keşif yapıldıktan sonra, davalı vekili tarafından 22.12.2015 tarihli celsede, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı ve bilirkişiler tarafından davacının talebinin aşılarak rapor hazırlandığı gerekçesiyle yeniden keşif yapılmasının talep edilmesi üzerine aynı celsede keşif ara kararı kurularak keşif giderlerinin davacı tarafından yatırılması için davacıya kesin süre verildiği ve kesin süre içerisinde keşif giderlerinin yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulduğu, ispat külfeti kendisine düşen davacı taraf, daha önce yapılan keşfin masraflarını yatırmış olduğuna ve mahallinde yapılan ilk keşfin sonuçsuz kalmasında davacıya atfedilebilecek bir kusur da bulunmadığına göre, davalı tarafın talebi üzerine yeniden keşif yapılması hususunda davacıya keşif masraflarını yatırması yönünde külfet yüklenemeyeceği, davalı vekilinin talebi ile yenilenmesine gerek görülen keşif giderlerinin davacı tarafa yüklenip, bu giderlerin süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinin isabetli bulunmadığı belirtilerek, Mahkemece, davalı tarafa 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesi uyarınca keşif giderlerini yatırması için keşif gün ve saatinin de belirlendiği makul bir süre verilmesi, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılması ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi' gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiş, iş bu bozma ilamına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dava, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak taşınmazın bir bölümü hakkında açılan tapu iptali ile tescili istemine ilişkin olup, Mahkemece, gideri davacı tarafın yatırdığı delil avansından karşılanarak 30.04.2015 tarihinde keşif yapılmış, 22.12.2015 tarihli duruşmada davalı tarafından, yapılan keşfin ve alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, dinlenilmeyen tanığı keşif mahallinde hazır edecekleri belirtilerek, hüküm kurmaya elverişli rapor alınması için yeniden keşif yapılması talebinde bulunulmuş ve Mahkemece aynı celsede, yeniden keşif yapılmasına, keşif giderlerinin davacı tarafça yatırılması için davacıya kesin süre verilmesine, bu süre içinde eksiklik tamamlanmadığında “mevcut delil durumuna göre” karar verileceğinin hazır bulunan davacıya ihtar edilmesine yönelik ara karar tesis edilmiştir. Bilahare davacının, 23.12.2015 tarihli dilekçesiyle, kendisinin keşif istemediğini, keşif isteyen tarafın keşif giderlerini yatırması gerektiğini bildirmesi üzerine Mahkemece, davacının davasını ispatla yükümlü olduğu, daha önce yapılan keşif bulguları ile tanık beyanlarına göre davasını ispat edemediği, davacı tarafça, yeniden keşif yapılması ve tanık dinlenilmesi için gerekli delil avansının ihtara rağmen yatırılmadığı bu haliyle davanın usulünce ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 189. maddesinde, tarafların, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahip olduğu; 'İspat yükü' başlıklı 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı ve 191. maddesinde ise, diğer tarafın, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabileceği, karşı ispat faaliyeti için delil sunan tarafın, ispat yükünü üzerine almış sayılmayacağı ifade edilmiş olup, anılan kanun maddeleri uyarınca; eldeki davada davacının davasını ispatla yükümlü olduğu ve davalı tarafın yapılan keşfin yeterli olmadığı savunmasını yapmasının ispat yükünü kendi üzerine aldığı anlamına gelmeyeceği açıktır. Kaldı ki; Mahkemece davanın keşif ücreti yatırılmadığı için reddedilmediği, aksine işin esasına girilerek öncesinde yapılan keşif ve alınan tanık beyanlarına göre davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşıldığına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekirken, hükmün gerekçesi gözden kaçırılmak suretiyle yazılı şekilde bozulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.12.2019 tarih 2016/13875-2019/8158 Esas, Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle ONANMASINA, 17.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın bozulmasına ilişkin yukarda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi ... tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ...,... Köyü çalışma alanında bulunan 111 ada 5 parsel sayılı 10.774,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, çekişmeli taşınmazın bir bölümü hakkında, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 04.12.2019 tarih 2016/13875-2019/8158 Esas, Karar sayılı ilamıyla; 'Mahkemece, davacının davasını ispat etmek zorunda olduğu, daha önce yapılan keşif bulguları ile tanık beyanlarından davasını ispat edemediği, ayrıca davacının keşif için gerekli delil avansını mahkeme veznesine yatırmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirmenin usul ve yasaya uygun bulunmadığı, 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesinde; taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğunun, avans yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağına ifade edildiği, ispat yükü kendisine düşen tarafın, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu, somut olayda; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz başında 30.04.2015 tarihinde keşif yapıldıktan sonra, davalı vekili tarafından 22.12.2015 tarihli celsede, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı ve bilirkişiler tarafından davacının talebinin aşılarak rapor hazırlandığı gerekçesiyle yeniden keşif yapılmasının talep edilmesi üzerine aynı celsede keşif ara kararı kurularak keşif giderlerinin davacı tarafından yatırılması için davacıya kesin süre verildiği ve kesin süre içerisinde keşif giderlerinin yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulduğu, ispat külfeti kendisine düşen davacı taraf, daha önce yapılan keşfin masraflarını yatırmış olduğuna ve mahallinde yapılan ilk keşfin sonuçsuz kalmasında davacıya atfedilebilecek bir kusur da bulunmadığına göre, davalı tarafın talebi üzerine yeniden keşif yapılması hususunda davacıya keşif masraflarını yatırması yönünde külfet yüklenemeyeceği, davalı vekilinin talebi ile yenilenmesine gerek görülen keşif giderlerinin davacı tarafa yüklenip, bu giderlerin süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinin isabetli bulunmadığı belirtilerek, Mahkemece, davalı tarafa 6100 sayılı HMK'nın 324. maddesi uyarınca keşif giderlerini yatırması için keşif gün ve saatinin de belirlendiği makul bir süre verilmesi, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılması ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi' gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiş, iş bu bozma ilamına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dava, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı olarak taşınmazın bir bölümü hakkında açılan tapu iptali ile tescili istemine ilişkin olup, Mahkemece, gideri davacı tarafın yatırdığı delil avansından karşılanarak 30.04.2015 tarihinde keşif yapılmış, 22.12.2015 tarihli duruşmada davalı tarafından, yapılan keşfin ve alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, dinlenilmeyen tanığı keşif mahallinde hazır edecekleri belirtilerek, hüküm kurmaya elverişli rapor alınması için yeniden keşif yapılması talebinde bulunulmuş ve Mahkemece aynı celsede, yeniden keşif yapılmasına, keşif giderlerinin davacı tarafça yatırılması için davacıya kesin süre verilmesine, bu süre içinde eksiklik tamamlanmadığında “mevcut delil durumuna göre” karar verileceğinin hazır bulunan davacıya ihtar edilmesine yönelik ara karar tesis edilmiştir. Bilahare davacının, 23.12.2015 tarihli dilekçesiyle, kendisinin keşif istemediğini, keşif isteyen tarafın keşif giderlerini yatırması gerektiğini bildirmesi üzerine Mahkemece, davacının davasını ispatla yükümlü olduğu, daha önce yapılan keşif bulguları ile tanık beyanlarına göre davasını ispat edemediği, davacı tarafça, yeniden keşif yapılması ve tanık dinlenilmesi için gerekli delil avansının ihtara rağmen yatırılmadığı bu haliyle davanın usulünce ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 189. maddesinde, tarafların, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahip olduğu; 'İspat yükü' başlıklı 190. maddesinde, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı ve 191. maddesinde ise, diğer tarafın, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabileceği, karşı ispat faaliyeti için delil sunan tarafın, ispat yükünü üzerine almış sayılmayacağı ifade edilmiş olup, anılan kanun maddeleri uyarınca; eldeki davada davacının davasını ispatla yükümlü olduğu ve davalı tarafın yapılan keşfin yeterli olmadığı savunmasını yapmasının ispat yükünü kendi üzerine aldığı anlamına gelmeyeceği açıktır. Kaldı ki; Mahkemece davanın keşif ücreti yatırılmadığı için reddedilmediği, aksine işin esasına girilerek öncesinde yapılan keşif ve alınan tanık beyanlarına göre davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı anlaşıldığına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekirken, hükmün gerekçesi gözden kaçırılmak suretiyle yazılı şekilde bozulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.12.2019 tarih 2016/13875-2019/8158 Esas, Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda belirtilen nedenlerle ONANMASINA, 17.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.