1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

2. Hukuk Dairesi 2020/3063 E. , 2020/6408 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
2. Hukuk Dairesi 2020/3063 E. , 2020/6408 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, reddedilen davası, kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü ve aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 14.12.2020 günü temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... ve karşı taraf davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflarca karşılıklı olarak açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının, İlk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, Konya 1. Aile Mahkemesinin 15/03/2019 tarihli ve 2017/872 esas, 2019/188 sayılı kararı ile davacı-karşı davalı erkeğin eşine hakaret ettiği, davalı-karşı davacı kadının ise güven sarsıcı hareketlerinin bulunduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe göre daha fazla kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velayetinin anneye verilmesine, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 15.000 TL manevi tazminata karar verilmiştir. Karara karşı davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek yararına verilen manevi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince yerel mahkemece, kısa kararda dava ve karşı davanın kabulüne karar verildiği halde gerekçeli kararda davanın kabulüne karar verildiği, ancak karşı dava hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı, bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratır şekilde karar verildiği gerekçesiyle sair istinaf nedenleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararını müteakip yapılan yargılama sonucunda bu kez tarafların ispatlanan kusurlu davranışlarından sonra fiilen iki ay birlikte yaşadıkları ve karşı tarafın kusurlu davranışlarını affettiği en azından hoşgörü ile karşılamış sayılacakları belirtilerek asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Mezkur karara karşı taraflar reddedilen davaları ve ferileri yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuşlardır.

.../...


Bölge adliye mahkemesince ilk kararı davalı-karşı davacı kadının kusur, davanın kabulü, erkek lehine verilen manevi tazminat açısından istinaf ettiği, davacı-karşı davalı erkeğin ise istinaf etmediği, dolayısıyla ilk kararda davacı-karşı davalı erkeğe verilen hakaret içerikli mesajlar çekme kusurunun kesinleşmiş olduğu halde bu husustan dolayı erkeğe kusur verilmemesinin hatalı olduğu, buna karşın kadının güven sarsıcı davranışlarının af kapsamında kaldığı, bu nedenle kadına güven sarsıcı davranışlarda bulunması ile ilgili herhangi bir kusur verilemeyeceği, tarafların başkaca kusurlarının ispatlanamadığı, bu durumda geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusursuz olduğu anlaşıldığından erkek vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, kadının davasının kabulüne, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, aylık 800 Türk lirası tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 15.000 TL mıaddi, 11.000 TL manevi tazminata hükmedİImiştir.
Karar davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi tarafından, ilk derece mahkemesince verilen ilk kararın yalnızca davacı-karşı davalı erkek tarafından istinaf edildiği, böylelikle de erkeğin eşine karşı hakaret içerikli mesajlar çekme kusurunun kesinleştiği kabul edilerek kadının davasının kabulüne karar verilmiş ise de, ilk derece mahkemesince erkeğe eşine karşı hakaret etme kusurunun yüklendiği Konya 1.Aile Mahkemesinin 2017/872 esas, 2019/188 karar sayılı dosyasında,kısa karar ile dava ve karşı davanın kabulüne karar verildiği halde, hükümde yalnızca davanın kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294. maddesi ile mahkemenin, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği, yargılamanın sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu, hükmün, yargılamanın sonra erdiği duruşmada verileceği ve tefhim olacağı, hükmün tefhiminin, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olacağı düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 298/2 maddesi uyarınca da gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı emredici şekilde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta ise ilk derece mahkemesince verilen 15/03/2019 tarihli karar, zorunlu unsurları taşımadığından hüküm olarak kabul edilemez. Bunun sonucu olarak hükmün zorunlu unsularını taşımayan bu karar kapsamında taraflara borç yüklemeyeceği gibi hak da tanınamaz. Şu halde bu kararda davacı-karşı davalı erkeğe yüklenen eşine karşı hakaret etmek suretiyle evlililik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olma kusurunun istinaf edilmemesi neticesinde davacı-karşı davalı erkeğin bu kusurunun kesinleştiği de kabul edilemez. Dosya kapsamına göre davacı-karşı davalı erkeğin eşine hakaret ettiği sabit olmasına karşın ilk derece mahkemelerinin de kabulünde olduğu üzere hakaret eyleminden sonra tarafların evlilik birliğinin iki ay daha sürdüğü, böylelikle de hakaret eyleminin affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığı, bu nedenle hakaret vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, davacı-karşı davalı erkeğin de başkaca bir kusurlu davranışının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalı-karşı davacı kadının davasının da reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 3.050 TL vekalet ücretinin Merve'den alınıp Yavuz Osman'a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.14.12.2020 (Pzt.)