16. Hukuk Dairesi 2016/16338 E. , 2020/355 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2016/16338 E. , 2020/355 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Kadastro sonucu, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ... ada 10 parsel sayılı 21.347,50 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iştiraken ... mirasçıları olan ..., ..., ... ve ... adlarına tespit ve 09.06.1994 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hak, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle 19.06.2015 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ..., babaları ...’ten intikal eden dava konusu taşınmazdaki hisselerini davalı kardeşlerinden satın aldığını ve 25 yılı aşkın süredir zilyet olduğunu belirterek tapu iptali ve taşınmazın tamamının adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı ... ve ...’a karşı açılan dava yönünden; davacı kadastro öncesi nedene dayanmış olmakla, dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının kesinleştiği 09.06.1994 tarihi ile davanın açıldığı 19.06.2015 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden, mahkemece verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı ...’ya karşı açılan dava yönünden ise; davacı, davalı ...’nin hissesini 10.12.1998 tarihli senetle satın aldığını iddia ettiğine göre, kadastro sonrası hukuki nedene dayanmaktadır. Her ne kadar tapuda kayıtlı taşınmazın haricen satışı hukuken mümkün değil ise de, dosya içerisinde davalı ...’nın davayı kabul ettiğine dair 21.08.2015 havale tarihli dilekçesi bulunmakta olup, 6100 sayılı HMK’nın 311. maddesi gereğince kabul, kesin hüküm gibi sonuç doğuracağından, davalının kabul beyanına itibar etmek gerekir. Ne var ki, davalının sunduğu kabul beyanını içerir dilekçede mahkemece davalının kimlik tespiti yapılmadığından, dilekçenin davalı ...’ya ait olduğu hususunda tereddüt oluşmuştur. O halde mahkemece, usule uygun şekilde tebligat çıkartılarak davalı ... duruşmaya davet edilmeli ve kendisinden 21.08.2015 havale tarihli davanın kabulüne ilişkin dilekçenin kendisine ait olup olmadığı sorulmalı, dilekçesinin kendisine ait olduğunu kabul etmesi halinde, mirasçılar arası pay devrinin mümkün olduğu da göz önünde bulundurularak davalı ...’nın payı yönünden davanın kabulüne karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.













Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön