1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

3. Hukuk Dairesi 2018/7112 E. , 2018/12816 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
3. Hukuk Dairesi 2018/7112 E. , 2018/12816 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, muris ...'ın 19/03/2012 tarihli vasiyetname ile kendilerine taşınmaz ve taşınır mallar bıraktığını, vasiyetnamenin açılmasına karar verildiğini, davalıların murisin diğer mirasçıları olduğunu ileri sürerek vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, vasiyetnamenin tenfizi ile taşınmazların tescili yönünde tüm yasal koşulların gerçekleştiği, ancak gerek keşif esnasında fen bilirkişisinin beyanı gerekse mahkemece Tapu Müdürlüğünden ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ...-... mevkii, 122 Ada, 44 parsel ile ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... mevkii, 14 Ada 29 parselle ilgili olarak takbis sisteminde parsel kayıtlarına rastlanılmadığı şeklinde gelen yazı cevabı nedeniyle bu taşınmazlar için murisin iradesi net olarak belli olmadığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Ölüme bağlı tasarruflar mahiyetleri icabı, bunları yapanın, ölümünden sonra hüküm doğuran hukuki işlemlerdir. Bunun sonucu olarak, muris hayatta olmadığı için amacı ve hükümleri ancak yorum ile belirlenebilir.
Kural olarak, murisin ölüme bağlı tasarruflarını iptal etmekten veya hükümsüz saymaktan çok, bunları muhafaza etmek, vasiyetçinin iradesine ve isteğine daha uygun düşer.Roma Hukukundan gelen ...yani vasiyetnamenin muteber tutulması kuralı, Türk Medeni Kanununda açıkça belirtilmemekle beraber, gerek doktrinde ve gerek mahkeme içtihatlarında ölüme bağlı tasarrufların yorumlanmasında uygulanacak temel kurallardan biri olarak kabul edilmektedir.Bu yorum tarzı, ölüme bağlı tasarrufu imkan olduğu ölçüde geçerli saymaya, onu ayakta tutmaya başka bir ifade ile tasarruf yapanın gerçek iradesini, son arzularını, isteklerini elden geldiği kadar değerlendirmeye, onu üstün tutmaya, ona saygı ve bağlılık göstermeye yönelmiş bulunmaktadır.Türk Medeni Kanunu'nunda favor testamenti kuralını düzenleyen genel mahiyette bir hüküm bulunmamakla birlikte bazı maddelerde (örn. Eski MK.'nun 451/2;462/2-2;466/2 maddeleri) (yeniTMK'nu 504/2; 515/2; 519/2 maddeleri) bu kuralın uygulanmasına yer verilmiştir.Kural olarak vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmeli ve azami biçimde murisin iradesi yerine getirilmeli, vasiyetnamenin tenfizine imkan sağlanmalıdır (YHGK, 07.06.1966 tarih, 738/309). O halde, tasarrufu yapanın gerçek arzusunun ne yönde olduğunun açıklığa kavuşturulması zorunludur.Tasarrufun yapıldığı tarihte yürürlükte olan Türk Medeni Kanununun 504. maddesinin 2.fıkrasına göre; “Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma halinde miras bırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.”Somut olayda davacılar, murisin vasiyetnamenin düzenlenmesinde açık bir hataya düştüğünü, vasiyet edilen taşınmazların ada numaralarının maddi hata nedeniyle yanlış yazıldığını, murisin gerçek iradesinin 128 ada 44 parselde kayıtlı taşınmaz olduğu halde vasiyetnameye 122 ada 44 parsel olarak yazıldığını, 140 ada 29 parsel sayılı taşınmazın ise vasiyetnameye 14 ada 29 parsel olarak yazıldığını, malik bilgilerinin ve diğer bilgilerin vasiyetnamedeki bilgilerle birebir örtüştüğünü belirtmiştir. Mahkemece; vasiyetçinin vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında açık bir hataya düştüğü yönünde araştırma yapılmadan, bu taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir . O halde mahkemece yapılacak iş; vasiyetçinin vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında açık bir hataya düşüp düşmediğinin tespiti amacıyla, anılan dört taşınmazın ilk oluşumundan itibaren, resmi akit tablolarını da içeren tedavüllü tapu kayıtlarını celpederek, bu hususta taraf delillerini değerlendirerek murisin gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulduktan sonra hüküm kurmak olmalıdır.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.