1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

17. Hukuk Dairesi 2016/20408 E. , 2018/595 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
17. Hukuk Dairesi 2016/20408 E. , 2018/595 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı nezdinde nakliyat Emtia Sigortası ile sigortalı olan dava dışı ... Gıda Dağıtım Paz. San. ve Tic. A.Ş.'ye ait, makine cinsi emtianın davalılardan...Denizcilik Nak. ve Tic.Ltd.Şti tarafından ... devletinden Türkiye devletinin... iline taşınmak üzere ...ili...-... limanına, bu limandan ... iline ise alt taşıyıcı olan davalılardan ... Nak. ve Kont.Taş.San.Tic.Ltd.Şti sorumluluğunda ve davalılardan ... yönetimindeki diğer davalı ... nezdinde ZMMS sigortası ile sigortalı ... plakalı çekiciye bağlı ... plakalı dorse ile taşıması yapılırken, bu aracın Kocaeli sınırları içerisinde bulunan ... Üst Geçidinin altından geçtiği sırada araç üzerindeki ...seri nolu makinanın üst geçide çarpmak suretiyle hasarlandığının tespit edilip bildirilmesi üzerine hasar bedeli olan 223.776,00-TL'nin sigortalıya ödenip, onun haklarına halef olunması nedeniyle doğan rücuen tazminatın tahsili için ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/3293 sayılı dosyasıyla davalılar aleyhine takip başlatıldığını, ancak davalıların itirazda bulunmaları nedeniyle takibin durduğundan bahisle itirazın iptaline, davalılardan ... Sigorta Şti'den poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 11/09/2012 tarihli dilekçesi ile davalı ...Denizcilik Şti.'ne karşı açılan davadan feragat etmiştir.Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre;... Denizcilik tarafından yapılan ödeme nedeniyle asıl dava da davanın konusu kalmadığından davalılar ... Sigorta AŞ ve ... Denizcilik Şirketi hakkında açılan dava da karar vermeye yer olmadığına, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; nakliyat abonman sigorta poliçesi gereğince ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı vekili; dava açıldıktan sonra 11/09/2012 tarihinde davalı ... Denizcilik Şti. aleyhindeki açmış oldukları işbu davadan ... Denizcilik Şti. Tarafından yapılan 120.000,00 TL ödeme nedeniyle feragat ettiklerini; geriye kalan miktar üzerinden diğer davalılara karşı davanın devam ettiğini beyan etmiştir.
818 sayılı BK.'nun 142/1.maddesi (6098 sayılı TBK. madde 163) gereğince; alacaklı, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen tahsilini isteyebilir. Borcun tamamen tahsiline kadar bütün borçluların sorumluluğunun devam edeceği de aynı Yasanın 818 sayılı BK.'nun 142/2 (6098 sayılı TBK. madde 163/2) maddesinde açıklanmıştır.Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği def'iler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu def'iler BK'nin 143. maddesinde(6098 sayılı TBK. madde 164) gösterilen ve şahsi ilişkiler veya müteselsil borcun sebep veya konusundan doğan def'iler olup bunların dışında ileri sürülen def'iler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz. BK'nun şimdiye kadar sözü edilen düzenlemeler alacaklıya karşı dış ilişkilerle ilgili olup, borcun ödenmesinden sonra müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkilerde BK'nin 144. maddesinde(6098 sayılı TBK. madde 165) düzenlenmiştir. Buna göre müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmadığı takdirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen veya tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.Diğer taraftan davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, davalı ... Denizcilik şirketi hakkındaki feragatin, rücu hakkı bulunan diğer davalıyı etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulması gerekir.Yukarıda açıklandığı üzere, davalılar alacaklıya karşı borçtan müteselsilen sorumludurlar. Mülga 818 sayıl Borçlar Kanunu'nun,(6098 sayılı TBK) müteselsil sorumlulukta borçluların iç ilişkilerini düzenleyen hükümleri gereğince, müteselsil borçlulardan biri alacaklıya borcu ödediği takdirde, diğer müteselsil borçlulara rücu hakkı bulunmaktadır.Bunun yanında, BK'nin 145/2 maddesine(6098 sayılı TBK. madde 166) göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde diğerleri bu oranda borçtan kurtulur. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri için alacaklının bil fiil tatmin edilmiş olması gerekir.Bunun aksinin kabul edilebilmesi için alacaklının açıkça davadan feragat etmiş olması veya böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine BK'nin 147. maddesi (6098 sayılı TBK. madde 168)hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına ve alacaklının diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceğine dair hükmüne havidir.Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı vekili; dava açıldıktan sonra davalı ... Denizcilik Şirketi yönünden feragat etmiştir. O halde mahkemece, BK'nin 145/1(6098 sayılı TBK. madde 166) ve 147/2 maddeleri(6098 sayılı TBK. madde 168) uyarınca, davacının feragati ile davalı ... Denizcilik şirketinin tüm borçtan kurtulduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda Mahkemece, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesinden sonra davalıların kusurunun bulunması halinde zararın tespiti için bilirkişi raporu alınması, ödenmesi gereken tazminat varsa yukarıda açıklanan yasal gerekçelere göre değerlendirme yapılıp buna göre sorumlu oldukları tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ:Davacı vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.