3. Hukuk Dairesi 2017/10735 E. , 2018/11976 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
3. Hukuk Dairesi 2017/10735 E. , 2018/11976 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıdan 25.03.2015 tarihli gayrimenkul alım - satım ve komisyon sözleşmesi başlıklı sözleşmeyle bağımsız bölümün satışı konusunda anlaştıklarını, davalıya makbuzla 5.000,00 TL kaparo ödediğini, davalının sözleşmenin aslının verilmediğini, sözleşmenin altında satıcı kısmında emlak komisyoncusu kaşesi olduğunu, komisyoncu kısmının ise boş olduğunu, davalının satıma konu dairenin tapu maliki olduğunu, komisyonun söz konusu olamayacağını, davalınıın fotokopiyi imzalamadığını, taşınmazı almaktan vazgeçtiğini belirterek 5.000,00 TL'nin 17.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; rızasıyla kaparoyu vermesine karşın hiçbir gerekçe göstermeksizin davacının caydığını, davacının cayma bedeli ödemesi gerektiğini, taşınmaza talip olan kişileri geri çevirdiğini, bakiye bedelin ödenmediğini, davetine rağmen başvuruda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sözleşmenin niteliği davalının bu satım işini ticari ve mesleki faaliyetle yapan bir şahıs olması, davacının ise taşınmazı konut ihtiyacı için alması nedeniyle 6502 sayılı yasanın 3. maddesi dikkate alınarak olayın bir tüketici işlemi olduğu belirtilerek Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davanın kabulü ile 5.000,00 TL'nin 17/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- ) Dava; harici taşınmaz satışı nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 vd. maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında gayrimenkul alım satım sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşmede satıcı kısmına imza attığı, taşınmazın aynı zamanda tapu maliki olduğu, davalı tarafın dilekçe ve beyanlarında da sözleşmede emlak komisyonunun bulunmadığı, davalının sözleşmeyi mülk sahibi sıfatıyla yaptığı, komisyon sözleşmesi olmadığı beyan edildiği, böylelikle söz konusu hukuki ilişkinin 6502 sayılı yasanın 3. maddesi uyarınca bir tüketici işlemi olmadığı, haricen yapılan sözleşme niteliğinde bulunduğu belirlenmekle uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla çözümlenmesi gerekmektedir.
O halde mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nun göreve ilişkin hükümleri içerir 2. vd. maddeleri dikkate alınmak suretiyle, genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu dikkate alınarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile Tüketici Mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıdan 25.03.2015 tarihli gayrimenkul alım - satım ve komisyon sözleşmesi başlıklı sözleşmeyle bağımsız bölümün satışı konusunda anlaştıklarını, davalıya makbuzla 5.000,00 TL kaparo ödediğini, davalının sözleşmenin aslının verilmediğini, sözleşmenin altında satıcı kısmında emlak komisyoncusu kaşesi olduğunu, komisyoncu kısmının ise boş olduğunu, davalının satıma konu dairenin tapu maliki olduğunu, komisyonun söz konusu olamayacağını, davalınıın fotokopiyi imzalamadığını, taşınmazı almaktan vazgeçtiğini belirterek 5.000,00 TL'nin 17.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; rızasıyla kaparoyu vermesine karşın hiçbir gerekçe göstermeksizin davacının caydığını, davacının cayma bedeli ödemesi gerektiğini, taşınmaza talip olan kişileri geri çevirdiğini, bakiye bedelin ödenmediğini, davetine rağmen başvuruda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sözleşmenin niteliği davalının bu satım işini ticari ve mesleki faaliyetle yapan bir şahıs olması, davacının ise taşınmazı konut ihtiyacı için alması nedeniyle 6502 sayılı yasanın 3. maddesi dikkate alınarak olayın bir tüketici işlemi olduğu belirtilerek Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davanın kabulü ile 5.000,00 TL'nin 17/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- ) Dava; harici taşınmaz satışı nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 vd. maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında gayrimenkul alım satım sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşmede satıcı kısmına imza attığı, taşınmazın aynı zamanda tapu maliki olduğu, davalı tarafın dilekçe ve beyanlarında da sözleşmede emlak komisyonunun bulunmadığı, davalının sözleşmeyi mülk sahibi sıfatıyla yaptığı, komisyon sözleşmesi olmadığı beyan edildiği, böylelikle söz konusu hukuki ilişkinin 6502 sayılı yasanın 3. maddesi uyarınca bir tüketici işlemi olmadığı, haricen yapılan sözleşme niteliğinde bulunduğu belirlenmekle uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla çözümlenmesi gerekmektedir.
O halde mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nun göreve ilişkin hükümleri içerir 2. vd. maddeleri dikkate alınmak suretiyle, genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu dikkate alınarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile Tüketici Mahkemesi sıfatıyla karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.