3. Hukuk Dairesi 2018/6591 E. , 2018/11829 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
3. Hukuk Dairesi 2018/6591 E. , 2018/11829 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murisleri ...'nun hissesinin bulunduğu, ... ile... ilçesi, ...Bucağı, İ.İ.165 ruhsat nolu... Madenlerini, mevcut kira sözleşmesine istinaden davalı şirketin işletmekte olduğunu, murisin payına düşen ihbar ve buluculuk hakkını (rödovans) ödemekte olan davalının bir süredir ödemeyi kestiğini, değişik tarihli ihtarnamelerle talep edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını ve cevap verilmediğini, madenden çıkan miktar ile muris payına düşen kısmın tüm bilgi ve belgelerinin davacı şirket uhdesinde olduğunu, bu kayıtlara ancak dava yoluyla ulaşabileceklerini , şirket kayıt defterlerinin celbi ile mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda murislerinin hissesine düşen miktarın tespiti ile şimdilik belirsiz alacak davası açtıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL alacağın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, usul bakımından rödovans sözleşmesinin hasılat kirasının bir türü olduğunu, 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, dava tarihinden geriye doğru 17/17/2009 tarihinden önceki talebin zamanaşımına uğradığını, esas bakımından ise davacıların murisinin hak kazandığı rödovans bedelinin tamamıyla ödendiğini, alacak hakkının kalmadığını, alacak var ise davacının ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; kira alacağı talebinin her mirasçının payına hasren ileri sürülebileceği, elbirliği mülkiyeti hükümleri uyarınca tüm mirasçıların birlikte dava açma mecburiyetlerinin bulunmadığı belirtilerek 06.08.2007 tarihli sözleşme hükümleri gereğince davacıların sözleşme tarihi ve sonrası için hak ve alacaklarının kalmadığı, sözleşme tarihinden önceki alacakları için ise talebin zamanaşımına uğradığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-) MK’nun 640/2.maddesine göre “mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
İştirak halinde mülkiyet diğer bir deyişle elbirliği mülkiyetin esasında, iştirak halinde mülkiyeti meydana getiren kişilerin hepsinin bir arada hak sahibi olmaları yer alır. Bu mülkiyette malikler paydaş değil, ortaktır. Tüzel kişiliğe sahip olmayan bu ortaklıkta, hakkın süjesi ortaklık olmayıp bir bütün halinde elbirliğiyle hareket etmek zorunda olan ortaklardır (MK. md. 640/1). Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
İştirak halinde mülkiyetin gereği miras yoluyla terekeye dahil olan taşınmaz ile ilgili açılan dava ortaklardan birkaçı tarafından dava edilmiştir. Mirasçıların bir kısmı tarafından dava açılması nedeniyle mirasçılar kendi açtıkları bu davayı yalnız başına yürütemeyeceğinden davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir.
Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur.
Davayı açan mirasçılar, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir.
Somut olayda dava, davacıların murisi ...’nun hissesinin bulunduğu dava konusu taşınmaza ilişkin murise ödenmekte olan ihbar ve buluculuk hakkının tahsili talebiyle açılmış olup, muris ...’nun 1987 yılında vefatı ile geriye mirasçısı olarak eşi ...ile çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nun kaldıkları, bu mirasçılardan çocukları ..., ..., ... ve ...'nun dava açtıkları, diğerlerinin ise davacı olmadıkları anlaşılmaktadır. Mirasçılardan ..., ... ve ...'nun davaya iştirakleri ya da muvafakatları sağlanmamıştır. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Bu durumda Mahkemece; davacılara süre verilerek dava dışı mirasçıların ölü olup olmadığının tespiti ile ölü olduklarının anlaşılması halinde mirasçılık belgelerinin ilgililerden temin edilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- ) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murisleri ...'nun hissesinin bulunduğu, ... ile... ilçesi, ...Bucağı, İ.İ.165 ruhsat nolu... Madenlerini, mevcut kira sözleşmesine istinaden davalı şirketin işletmekte olduğunu, murisin payına düşen ihbar ve buluculuk hakkını (rödovans) ödemekte olan davalının bir süredir ödemeyi kestiğini, değişik tarihli ihtarnamelerle talep edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını ve cevap verilmediğini, madenden çıkan miktar ile muris payına düşen kısmın tüm bilgi ve belgelerinin davacı şirket uhdesinde olduğunu, bu kayıtlara ancak dava yoluyla ulaşabileceklerini , şirket kayıt defterlerinin celbi ile mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda murislerinin hissesine düşen miktarın tespiti ile şimdilik belirsiz alacak davası açtıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL alacağın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, usul bakımından rödovans sözleşmesinin hasılat kirasının bir türü olduğunu, 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, dava tarihinden geriye doğru 17/17/2009 tarihinden önceki talebin zamanaşımına uğradığını, esas bakımından ise davacıların murisinin hak kazandığı rödovans bedelinin tamamıyla ödendiğini, alacak hakkının kalmadığını, alacak var ise davacının ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; kira alacağı talebinin her mirasçının payına hasren ileri sürülebileceği, elbirliği mülkiyeti hükümleri uyarınca tüm mirasçıların birlikte dava açma mecburiyetlerinin bulunmadığı belirtilerek 06.08.2007 tarihli sözleşme hükümleri gereğince davacıların sözleşme tarihi ve sonrası için hak ve alacaklarının kalmadığı, sözleşme tarihinden önceki alacakları için ise talebin zamanaşımına uğradığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-) MK’nun 640/2.maddesine göre “mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.”
İştirak halinde mülkiyet diğer bir deyişle elbirliği mülkiyetin esasında, iştirak halinde mülkiyeti meydana getiren kişilerin hepsinin bir arada hak sahibi olmaları yer alır. Bu mülkiyette malikler paydaş değil, ortaktır. Tüzel kişiliğe sahip olmayan bu ortaklıkta, hakkın süjesi ortaklık olmayıp bir bütün halinde elbirliğiyle hareket etmek zorunda olan ortaklardır (MK. md. 640/1). Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
İştirak halinde mülkiyetin gereği miras yoluyla terekeye dahil olan taşınmaz ile ilgili açılan dava ortaklardan birkaçı tarafından dava edilmiştir. Mirasçıların bir kısmı tarafından dava açılması nedeniyle mirasçılar kendi açtıkları bu davayı yalnız başına yürütemeyeceğinden davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir.
Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlarının alınmasına gerek yoktur.
Davayı açan mirasçılar, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir.
Somut olayda dava, davacıların murisi ...’nun hissesinin bulunduğu dava konusu taşınmaza ilişkin murise ödenmekte olan ihbar ve buluculuk hakkının tahsili talebiyle açılmış olup, muris ...’nun 1987 yılında vefatı ile geriye mirasçısı olarak eşi ...ile çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nun kaldıkları, bu mirasçılardan çocukları ..., ..., ... ve ...'nun dava açtıkları, diğerlerinin ise davacı olmadıkları anlaşılmaktadır. Mirasçılardan ..., ... ve ...'nun davaya iştirakleri ya da muvafakatları sağlanmamıştır. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Bu durumda Mahkemece; davacılara süre verilerek dava dışı mirasçıların ölü olup olmadığının tespiti ile ölü olduklarının anlaşılması halinde mirasçılık belgelerinin ilgililerden temin edilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- ) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.