17. Hukuk Dairesi 2016/8095 E. , 2019/3078 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
17. Hukuk Dairesi 2016/8095 E. , 2019/3078 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 20.03.2010 tarihinde, davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinin yaya olan oğul/kardeşine çarparak vefatına sebep olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00'er TL maddi, anne ve baba davacılar için 30.000,00'er TL, kardeş ... için 15.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak kaydı ile) kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, taleplerini ... için 13.818,78 TL, ... için 14.579,40 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile davacı ... için 13.818,78 TL, davacı ... için 14.579,40 TL maddi tazminatın 20/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ...'dan, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Sigorta A.Ş'den, müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davalı ...Ş yönünden sigorta poliçesindeki limit ile sorumlu tutulmasına, davacı ... için 7.500,00 TL., ... için 10.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL olmak
üzere toplam 20.500,00 TL manevi tazminatın 20/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-BK'nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, tarafların kusur durumları gibi hususlar da dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2- Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda; mahkemece alınan bilirkişi raporunda müteveffanın geliri hesaplanırken, murisin asgari ücret elde edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak davacılar vekilince ileri sürülen ve dosyaya yansıyan öğrenim belgesinden müteveffanın Meslek Lisesi (Yiyecek içecek hizmetleri alanı-Pastacılık) bölümü 11. sınıf öğrencisi olduğu, aynı zamanda bir otelde de servis garsonu olarak çalışmasının bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, desteğin meslek lisesinde öğrenci olduğu tespit edildiğine göre, mezun olacağı tarihin araştırılarak, mezun olduğunda mesleğine göre emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirin ne kadar olduğu, mesleğine göre yılın tamamında çalışıp çalışamayacağı gibi hususların sorulması, gerektiğinde bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının gerçek gelirinin tespiti ile sonucuna göre hesaplama yapılması gerekirken asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınması ve yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır.
Davacıların desteği olan ..., 18 yaşında vefat etmiştir. Hükme esas alınan aktüer raporunda, desteğin askere gidinceye kadar olan dönemde anne ve babasına gelirinden %25'er, askerlik dönüşünde evlenene kadar %12,5'er ve evlendikten sonra ise %7,5'ar pay ayıracağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16 şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14'er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5'ar pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra, yaşam tablosuna göre anne ve babadan
hangisi destekten çıkacaksa, kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir.
Bu nedenle; mahkemece, Yargıtay uygulamaları da gözetilmek suretiyle, bilirkişiden işaret edilen hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
4-Mahkemece davacı anne ... ve baba ... için kabul edilen maddi tazminatlar için davacılar yararına tek vekalet ücretine, yine davacıların tümü için kabul edilen manevi tazminatlar için de davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiştir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin murislerinin ölümü nedeniyle ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekirken yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozmayı gerektirmektedir.
5-Kararın gerekçe bölümünde “...davacılardan ...'ın manevi tazminat talep hakkı bulunmadığından bu davacı yönünden maddi tazminat talebinin reddi ile...” denilmiş ise de, maddi ifadesi yerine manevi ifadesinin kullanılması maddi hata olup mahkemece her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 20.03.2010 tarihinde, davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu aracın müvekkillerinin yaya olan oğul/kardeşine çarparak vefatına sebep olduğunu belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00'er TL maddi, anne ve baba davacılar için 30.000,00'er TL, kardeş ... için 15.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak kaydı ile) kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, taleplerini ... için 13.818,78 TL, ... için 14.579,40 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile davacı ... için 13.818,78 TL, davacı ... için 14.579,40 TL maddi tazminatın 20/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve ...'dan, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Sigorta A.Ş'den, müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davalı ...Ş yönünden sigorta poliçesindeki limit ile sorumlu tutulmasına, davacı ... için 7.500,00 TL., ... için 10.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL olmak
üzere toplam 20.500,00 TL manevi tazminatın 20/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-BK'nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, tarafların kusur durumları gibi hususlar da dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2- Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.
Somut olayda; mahkemece alınan bilirkişi raporunda müteveffanın geliri hesaplanırken, murisin asgari ücret elde edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak davacılar vekilince ileri sürülen ve dosyaya yansıyan öğrenim belgesinden müteveffanın Meslek Lisesi (Yiyecek içecek hizmetleri alanı-Pastacılık) bölümü 11. sınıf öğrencisi olduğu, aynı zamanda bir otelde de servis garsonu olarak çalışmasının bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, desteğin meslek lisesinde öğrenci olduğu tespit edildiğine göre, mezun olacağı tarihin araştırılarak, mezun olduğunda mesleğine göre emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirin ne kadar olduğu, mesleğine göre yılın tamamında çalışıp çalışamayacağı gibi hususların sorulması, gerektiğinde bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının gerçek gelirinin tespiti ile sonucuna göre hesaplama yapılması gerekirken asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınması ve yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında, destek payları doğru belirlenerek, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış/sağlayacak olduğu yardımın miktarı da doğru şekilde hesaplanmalıdır.
Davacıların desteği olan ..., 18 yaşında vefat etmiştir. Hükme esas alınan aktüer raporunda, desteğin askere gidinceye kadar olan dönemde anne ve babasına gelirinden %25'er, askerlik dönüşünde evlenene kadar %12,5'er ve evlendikten sonra ise %7,5'ar pay ayıracağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
Hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki eşe iki anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16 şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14'er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5'ar pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra, yaşam tablosuna göre anne ve babadan
hangisi destekten çıkacaksa, kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir.
Bu nedenle; mahkemece, Yargıtay uygulamaları da gözetilmek suretiyle, bilirkişiden işaret edilen hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
4-Mahkemece davacı anne ... ve baba ... için kabul edilen maddi tazminatlar için davacılar yararına tek vekalet ücretine, yine davacıların tümü için kabul edilen manevi tazminatlar için de davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiştir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin murislerinin ölümü nedeniyle ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekirken yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozmayı gerektirmektedir.
5-Kararın gerekçe bölümünde “...davacılardan ...'ın manevi tazminat talep hakkı bulunmadığından bu davacı yönünden maddi tazminat talebinin reddi ile...” denilmiş ise de, maddi ifadesi yerine manevi ifadesinin kullanılması maddi hata olup mahkemece her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.