17. Hukuk Dairesi 2018/3801 E. , 2019/46 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2018/3801 E. , 2019/46 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin babası ... Halk Bankası ... Şubesinden değişik tarihlerde 7.000,00 TL, 2.500,00 TL ve 9.000,00 TL tutarında kredi çektiğini, bu kredi sözleşmesinin 11. maddesi hükmü uyarınca Bireysel Grup Hayat sigortası yapıldığını, davacının murisi ... 17/05/2012 tarihinde vefat ettiğini, ... ’nın hastalığının kasten gizlenmediğini beyanla söz konusu sigorta poliçelerinden kaynaklanan vefat tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının murisi Kıyasettin Kaya'nın poliçe düzenlenmesi sırasında sağlığı ile ilgili müvekkiline kasıtlı olarak yanlış bilgi verdiğini, bu nedenle müvekkilinin Hayat Sigortaları Genel Şartlarının C.2.2. maddesine göre sözleşmeden cayma hakkını kullandığını ve prime hak kazandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile; 10.920,00-TL alacağın dava tarihi olan 20/11/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredileri nedeniyle, 08/09/2009-08/09/2012, 07/01/2011-07/01/2013, 16/04/2012-16/04/2016 tarihlerini kapsayan hayat sigorta sözleşmeleri düzenlenmiş; poliçelerin düzenlenmesinden sonra, 17/05/2012 tarihinde davacının murisi vefat etmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6762 sayılı TTK'nın 1290. maddesi( 6102 sayılı TTK 1435,1439 ve 1440. maddeler) her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Yargıtay'ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
Gerek TTK’nın 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı bulunmaktadır.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık, poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının kalp hastalığı olup olmadığı, sigortalının önceki hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağının olup olmadığı, bu hastalıkları kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporunda; Murisin koroner arter hastalığı sonucu vefat ettiği, vefatı ve poliçelerin düzenlenmesinden önce 2005 tarihinden itibaren düzenli olarak bu hastalıkla ilgili ilaç kullandığı, fakat bu durumun resmi ve düzenlenmiş bir rapor ile belirlenmediği, murisin beyan niteliğinde hiç bir ilacından davalı sigortayı bilgilendirmediği, sigorta şirketinin de bu yönde bir sorgulama ya da araştırma yapmadığı, müteveffanın ölümü ile kullandığı ilaçlar göz önüne alındığında sözleşme öncesi hastalıklarının illiyeti bulunduğu ancak murisin var olan hastalığını sigortaya bildirmemesinde kötüniyeti ve kastı bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece buna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dosya içinde bulunan tıbbi geçmişe ilişkin bilgilerden ve alınan bilirkişi heyeti raporundan; murisin 2007 tarihinden itibaren kardiyoloji alanında tedavi gördüğü, 2005 yılından beri ölümüne sebep olan koroner arter hastalığıyla ilgili ilaç kullandığı dava konusu hayat sigortası sözleşmeleri imzalanırken “Kalp, kanser vs tedavisi gördü mü? Önemli bir hastalık geçirdi mi?” sorularına “Hayır” şeklinde cevap verilerek sigortalı muris tarafından imza edildiği anlaşılmıştır.
Davacıların murisi 2005 yılından beri kalp rahatsızlığı sebebi ile ilgili takipte olup, TTK 1435,1439 ve 1440 maddelere göre beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının anlaşılmasına ve dava dışı murisin koroner arter sebebi ile vefat ettiğinin ölüm belgesinde düzenlenmiş olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön