1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

17. Hukuk Dairesi 2019/6405 E. , 2020/8205 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
17. Hukuk Dairesi 2019/6405 E. , 2020/8205 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılması sonucunda davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müteveffa ...'ın 22/01/2009 ihtiyaç kredisi kullandığını ve bu krediye istinaden davalı tarafından kendisine kredi hayat sigortası yapıldığını, banka kredisinin ilk taksidi ve ikinci taksidi müteveffa tarafından ödendikten sonra 06/04/2009 tarihinde ani kalp krizi sonucu vefat ettiğini, belirterek 11.000 TL poliçe teminat miktarının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı tarafından tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigortası poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisi ... ile davalı sigorta şirketi arasında 22.01.2019-22.01.2012 tarihleri için hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 26.04.2009 tarihinde sigortalı vefat etmiştir.
Davalı taraf, davacı murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan hipertansiyon hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur.
Yargılama sırasında alınan 17.10.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda dosyadaki sağlık karnesinin, Eczane fatura işlem evraklarının ve öldüğü tarihteki hastane evraklarının ve ölüm belgesinin incelenmesinde murise 05.01.2006 taihinde hipertansiyon tanısı konulduğunu, devam eden günlerde yine bu tanının sürekli işlendiğini en son 15.12.2008 kaydına göre hipertansiyon tanısının devam ettiğini, reçetelerinde hipertansiyon ilaçlarının kullanıldığını, ölüm belgesinde kişinin serabravaküler olay sonucu vefat ettiğinin yazılı olduğunu tespit etmiş, otopsi yapılmadığından Ölüm belgesi ve tedavi evraklarına göre ölüm sebebini tespit edemediklerini hipertansiyon nedeni ile kullandığı ilaçların ve hastalığının ölüme etkisi olup olmadığını ve poliçe tarihinde hayati tehlike arz eden hastalığı var mı yok mu yorum yapamadıklarını belirtmişlerdir.
Mahkemece, davacıların murisinin 06/04/2009 tarihinde ani kalp durması sonucu vefat ettiği, poliçe tarihinden önce murisin sağlık karnesinin tetkikinden hipertansiyon tanısı ile ilaç kullandığı görülmüş ise de; ölüm sebebinin hipertansiyona bağlı olduğu yönünde kesin bir bulguya rastlanmadığından sigortacının tazminatı ödememesinin yasal dayanağı olmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştirdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 1290. maddesine göre, sigorta ettiren sigortacıya doğru bilgi vermekle yükümlüdür. Hayat Sigortası Genel Şartları C-2 sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğü başlığı altında yer alan 2.2 maddesinde de doğru bilgi verme yükümlülüğü açıklanmış ve yükümlülüğe aykırı davranışın müeyyideleri belirlenmiştir.
TTK'nun md.1290 ile Hayat Sigortası Genel Şartları'nın C-2.2. maddesi düzenlemesine göre, sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Sigortalı tarafından Kredi hayat sigortası başvuru formu ve bilgilendirme formu imzalanmış, poliçeden önce mevcut hipertansiyon rahatsızlığının bildirilmediği görülmüştür. Bu itibarla; doğrudan ölüm sebebi olmasa da, ölümle sonuçlanan önceki kronik hastalıkların, riskin kapsamı konusunda değerlendirme yapma hakkı bulunan sigortacıya bildirilmesi gerektiği açıktır.
Buna göre murisin bildirmediği hastalık ile ölüm arasında doğrudan illiyet bağı bulunmadığının anlaşılması halinde, poliçe tanzimi sırasındaki beyan yükümlülüğü kasten ihlal edilmemiş olup davanın tümden reddi gerekmez ise de sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde eğer sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında teminatın indirilmesi gerektiğinden, murisin bu hastalığının belirtilmesi halinde ödenmesi gereken prime göre proporsiyon hesabı yapılarak tazminat hesabının yapılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.