1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

3. Hukuk Dairesi 2016/20043 E. , 2018/7249 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
3. Hukuk Dairesi 2016/20043 E. , 2018/7249 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki nişan sebebi ile maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 01/07/2013 tarihinde davalı ... ile nişanlandıklarını ancak davalı tarafından nişanın bozulduğunu, davalı ...'e taktıkları 9 büyük altın (5.400,00 TL), 1 altın saat (300,00 TL), 1 altın çerçevesi (500,00 TL), 24 ayar zincir (2.000,00 TL), 1 alyans (400,00 TL) ve tektaş (250,00 TL) olmak üzere toplam 8.850,00 TL tutarındaki altınların geri verilmesini, mümkün olmadığı halde değeri olan 8.850,00 TL olan bedelini, ayrıca kişilik hakkının ihlale uğraması, şeref ve namus duygularının yaralanmış olması nedeniyle 15.000,00 TL tutarında manevi tazminatı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; davalı ...'in babası olduğunu, davacının davalı ...'i yaşının küçük olmasına rağmen zorla kaçırdığını ve aralarında cinsel ilişkinin yaşandığını, bu olaydan sonra evlenmelerine rıza göstererek davacı ile davalı ...'in nişanlandığını ancak davacının Aralık 2013 tarihinde kızını yine kaçırdığını ve bu nedenle taraflar arasındaki nişanın bozulduğunu, nişanın bozulma tarihinin üzerinden 1 yıllık süre geçtikten sonra bu davanın açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının, nişan hediyelerinin geri verilmesine yönelik açtığı davanın kısmen kabulü ile, 9 adet büyük altın, 1 adet normal bayan saat, 1 adet çerçeveli ve içindeki 1 adet çeyrek altın ile altınlara takılan 14 ayar 20 gram zincirin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, bedeli olan 7.650,00 TL'nin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminata yönelik açtığı davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından açılmıştır.
1- Dava; maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2.kitabı ile (3 kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulanış Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemesinde görülür.
04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp
uygulamak da hâkimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HMK. madde 33). Anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne ilişkin hukuki nitelendirme yapılmalıdır.
Mahkemece, uyuşmazlığın TMK'nın 121. maddesine dayalı nişanın bozulması nedenine dayalı olduğu belirtilerek, davanın esası hakkında karar verilmiştir.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde nişanın bozulması nedeniyle davalı ...'e verilen hediyelerin iadesi ile kişilik haklarının zedelendiğinden bahisle manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de; tarafların nişandan önce ve sonra gayri resmi şekilde bir araya geldikleri anlaşılmakla taraflar arasındaki ilişkinin aile hukuku prensiplerine göre değil, borçlar hukuku kurallarına, özellikle de haksız eyleme ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 03.06.2009 tarih, 2009/3-174 E., 2009/235 K. sayılı ilamında; '…davacı ile davalı nişanlandıktan sonra düğün yaparak gayri resmi şekilde bir araya gelmişler ve uzun süre birlikte yaşamışlardır. Bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık haksız fiil olarak nitelendirip buna göre çözümlenmesi gerekir. Bu durumda davanın dayanağı haksız fiil olup, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklara genel mahkemede bakılması gerektiğine göre; Yerel Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.' şeklindeki karar ile bu husus açıklanmıştır.
Görev kuralları, kamu düzeninden olup, HMK'nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartlarındadır. Mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetmelidir.
O halde; temyizen incelenmesi istenen eldeki davada da, istem nişana dayalı tazminat istemi olmayıp, haksız fiile dayalı olup, bu çerçevede değerlendirme yapılarak davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında; uyuşmazlığın Aile Mahkemesi'nin görevine girmediğinden Aile Mahkemesi sıfatı ile yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince re'sen BOZULMASINA, ikinci bentte açıklandığı üzere davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.