1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

20. Hukuk Dairesi 2017/9627 E. , 2020/2333 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
20. Hukuk Dairesi 2017/9627 E. , 2020/2333 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1991 yılında yapılan kadastro sırasında Yuvasaray köyü 102 ada 93, 148, 151, 153, 154 ve 172, 103 ada 57, 108 ada 2, 112 ada 114, 113 ada 7, 117 ada 29, 67 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar asliye hukuk mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde davacılar tarafından davalılar aleyhine 1982 yılında açılmış olan tescil ve elatmanın önlenmesi davası kadastro mahkemesine devredilmiştir. Yargılama sırasında Orman Yönetimi davaya katılmıştır. Mahkemece çekişmeli 117 ada 29 ve 67, 102 ada 148, 172 ve 93, 113 ada 7 sayılı parsellerin..... mirasçıları adlarına, 102 ada 151 ve 153 parsellerin Hüseyin ve ... mirasçıları adlarına, 117 ada 96, 108 ada 2 ve 103 ada 57 parselin müda.....adına, 112 ada 114 parselin (kimsenin zilyetliğinde olmaması nedeniyle) tarla niteliğiyle Hazine adına, 102 ada 154 parsel hakkında açılan davadan kadastro öncesi feragat edildiğinden ve tutanak kesinleştiğinden bu taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi hakkında görevli olunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, tescile ilişkin fazlaya dair talebin reddine, davacılar adına tescile karar verilen taşınmazlarda davalıların elatmalarının önlenmesine, 102 ada 148 parselin davacılar tarafından kullanılması nedeniyle elatmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/05/2010 tarih ve 2010/5749-6224 E.K. sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “...1982 yılında açılan ve Kadastro Mahkemesine aktarılan davanın devamı sırasında yapılan orman kadastro çalışmaları nedeniyle davanın aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu gözetilmeden, taşınmazlardan sadece 113 ada 7 parselin sınırında orman bulunduğu gerekçe gösterilerek bu parsel yönünden orman araştırması yapıldığı ve üstelik orman kadastrosunun kesinleştiği düşüncesiyle eski tarihli resmi belge niteliğindeki memleket haritası ve hava fotoğrafları incelenmeden karar verildiği, orman kadastro çalışmalarına ait tutanak ve haritaların da dosyaya getirtilmediği görülmektedir. Bunun yanısıra Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşif sırasında......mevkiindeki taşınmazların orman olduğunun bildirilmesi üzerine mahkemece Orman Yönetimi davaya dahil edildiği halde, kadastro sırasında bu mevkilerdeki taşınmazlara hangi ada parsel numarasıyla tutanak düzenlendiği veya tutanak düzenlenmemişse ne gibi bir işlem yapıldığı araştırılmamış, tüm parseller yönünden orman incelemesi yapılmamıştır.
O halde; mahkemece; usulüne uygun yapılan inceleme ve araştırma neticesi dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığı takdirde, bu kez; taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği,
kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, ortak muristen gelen yerlerin usulünce paylaşılıp paylaşılmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmalı, komşu parsel kayıtlarında taşınmazların ne olarak gösterildiği araştırılmalı, taşınmazlara davanın devamı sırasında kadastro tutanağı düzenlendiği ve maliklerinin 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince mahkemece re'sen doldurulması gerektiği gözönünde bulundurularak, toplanacak deliller çerçevesinde karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile;
1- .......103 ada 57, 117 ada 29 ve 67, 102 ada 148, 172 ve 93 parsel sayılı taşınmazların muris...... oğlu 1318 doğumlu...... intikal ettiği anlaşıldığından adı geçen murisin mirası 48 pay kabul edilerek
16 payın.....oğlu 1932 doğumlu ...,
4 payın murisin oğlu ...'ın oğlu ...'ın eş........
4 payın ...... oğlu 1978 doğumlu ...
4 payın .... oğlu 1981 doğumlu ...
4 payın..... oğlu 1987 doğumlu ...
3 payın murisin oğlu ...'ın kızı 1958 doğumlu .....
3 payın murisin oğlu Mehmet kızı 1963 doğumlu.....
3 payın .....oğlu 1967 doğumlu.....
3 payın ..... oğlu 1974 doğumlu....... adına tapuya tesciline
2-........102 ada 151 ve 153 parsel sayılı taşınmazların davalılar ... ve ... mirasçıları arasında taşınmazların tamamının 8 pay olarak kabulü ile,
4 payın İsmail oğlu 1932 doğumlu ...
1 payın..... 1958 doğumlu......
1 payın......kızı 1963 doğumlu.....
1 payın........
1 payın Mehmet oğlu 1974 doğumlu...... adına tapuya tesciline,
3- .....köyü 117 ada 96 parsel ve 108 ada 2 parsel sayılı taşınmazların müdahil davacı ... ....... murisi annesi ........ intikal ettiği anlaşıldığından dava konusu taşınmazların müdahil davacı ....... adına tapuya tesciline,
4-..........köyü 112 ada 114 ve 113 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tarla vasfı ile davalı Hazine adına tapuya tesciline,
5- Yapılan yargılama sonucunda davacı ...'ın feragat ettiği taşınmazın 102 ada 154 parsel sayılı taşınmaz olduğu anlaşıldığından ve bu taşınmaz ile ilgili dava bulunmadığından ve dolayısıyla kadastro tespiti kesinleşen bu taşınmazla ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
6- Davacının ecrimisil talebi ile ilgili mahkememiz görevli bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacının tesciline ilgili fazlaya ilişkin taleplerinin bu şekilde reddi ile, davacı muris ... adına tesciline karar verilen taşınmazlarla ilgili olarak davalıların hisseye vaki müdahalelerinin men'ine,
8- Müdahalenin men'i talebine ilişkin olarak 102 ada 148 parsel sayılı taşınmazın davacı ... tarafından kullanılıyor oluşu ve davalıların bu parsele yönelik müdahalesi bulunmadığı tespit edildiğinden bu taşınmazla ilgili talebin reddine karar verilmiş, hüküm Hazine vekilince esasa yönelik olarak temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.06.2016 tarih 2016/6398 - 6265 E.K. sayılı ilamıyla bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında “1- Davalı Hazinenin....öyü 102 ada 93, 102 ada 148, 102 ada 151, 102 ada 153, 103 ada 57, 108 ada 2, 117 ada 29, 67 ve 96 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen (kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile..........köyü 102 ada 93, 102 ada 148, 102 ada 151, 102 ada 153, 103 ada 57, 108 ada 2, 117 ada 29, 67 ve 96 sayılı parseller yönünden usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı Hazinenin....öyü 102 ada 154 ve 102 ada 172 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
İncelenen dosya kapsamına göre; dava konusu parseller hakkında davanın açılmasından sonra kadastro tutanağı düzenlenmiş olduğundan, davacının feragat ettiği 102 ada 154 parselin de diğer dava konusu taşınmazlar gibi nitelik ve malik hanesinin Kadastro Mahkemesinde davalı olduğu, bu nedenle nitelik ve malik hanesinin boş bırakılmış olduğu anlaşılmıştır. Bu tür yerlerde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2 maddesi gereğince kadastro hâkimi gerekli tüm incelemeyi yaptıktan sonra, dava konusu taşınmazların kimin adına ve hangi nitelikle tescil edileceğine karar vermesi ve doğru sicil oluşturması gerekmektedir. Ancak, mahkemece bu husus gözardı edilerek, dava konusu edilen 152 ada 154 sayılı parselin davacının davasından feragat ettiği gerekçesiyle, gerçek hak sahibi ve niteliği belirlenerek doğru sicil oluşturulmadan, hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, yine dava konusu 102 ada 172 parsel hakkında da, gerçek hak sahibinin belirlenmesi hususunda, dosya kapsamıyla çelişir şekilde, 102 ada 172 parselin muris İsmail Çalışkan mirasçıları adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporları ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; dosya kapsamından, dava konusu 101 ada 172 parsel sayılı taşınmazın kök muris İsmail Çalışkan'ın kardeşi olan ... tarafından kullanıldığı, ölümünden sonra da mirasçısı ...'ın kullanmaya devam ettiği, halen de onun kullanımında olduğu anlaşıldığından, 102 ada 172 parselin zilyedi olduğu belirtilen Mustafa oğlu ... ile varsa tespit edilecek diğer yasal müşterekleri usulüne uygun şekilde davaya dahil edilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra taraf delilleri toplanmalı, yine dava konusu 152 ada 154 parselin de kadastro tespiti yapıldığı tarihte hakkında derdest dava olduğu ve davacının yapacağı feragatin neticeyi değiştirmeyeceği kabul edilerek, Kanunun 30/2 maddesi uyarınca re'sen lüzum görülen diğer deliller toplanmak suretiyle, temyize konu taşınmazların gerçek hak sahiplerinin tespiti gerekmektedir.
Öyleyse, mahkemece, daha önce eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılmış olan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiğine göre, bu defa; olabildiğince yaşlı tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan kişiler arasından belirlenecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi eşliğinde ve taraf tanıklarının katılımıyla yeniden yapılacak keşifte, zilyetlik yolu ile kazanma (Medenî Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, imar ve ihya olgusu üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, davalı yerdeki kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; taşınmazların miras yoluyla kaldığı saptandığı takdirde taksim olgusu araştırılmalı, çekişmeli taşınmazlar üzerinde tespit tarihindeki kullanım durumunun nasıl olduğu, zilyetliğin kimden kime ve ne şekilde geçtiği yöntemine uygun olarak araştırılmalı, davacı ve diğer hak sahibi olduğu düşünülen taraflar hakkında, belgesiz zilyetlik yoluyla kazandıkları toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu müdürlükleri ve ilgili kadastro


-4- 2017/9627-2020/2333

müdürlüklerinden; çekişmeli taşınmazlar dışında, başka
taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtıkları bir başka tescil davasının bulunup bulunmadığı hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli; tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra, dairece verilen 11/05/2010 tarih ve 2010/5749 E. - 6224 K. sayılı bozma kararında, yerel mahkemenin verdiği hükmü sadece davalı ... temyiz ettiğinden, yararına usulü müktesep hakların korunacağı gözetilerek, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, Yuvasaray köyü 102 ada 154 ve 172 sayılı parseller hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca; ortak muris İsmail Çalışkan'dan intikal ettiği düşünülerek mirasçıları adına tesciline karar verilen taşınmazlar hakkında, hükmün 1. bendinde, adı geçen murisin mirası 48 pay kabul edildiği halde, İsmail Çalışkan'ın oğlu (ölü) Zekeriya'nın, yine ölü olduğu anlaşılan eşine verilmesi gereken 4 payın unutulmak suretiyle çocuklarına 4'er pay yerine 3'er pay dağıtılarak, toplamda mirasçıları adına 44 payın tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine,
1-Dava konusu Çankırı ili, Ilgaz ilçesi, Yuvasaray köyü, 102 ada 154 parsel sayılı taşınmaz açısından, davacı ...'ın davasından feragat ettiği anlaşıldığından bu parsele ilişkin davanın reddi ile kadastro tesbit tutanağının tesbit gibi tesciline, ancak malik İsmail oğlu 1932 doğumlu ...'ın 25/06/2014 tarihinde vefatı ile ...'ın mirası 9 pay kabul edilerek,
3 payın Hüseyin ve Fatma'dan olma 1954 doğumlu ...,
3 payın Hüseyin ve Fatma'dan olma 1956 doğumlu ...,
1 payın Zekeriya ve Şefika'dan olma 1989 doğumlu ...
1 payın Zekeriya ve Şefika'dan olma 1991 doğumlu ...
1 payın Zekeriya ve Şefika'dan olma 1992 doğumlu ... adına tapuya kayıt tesciline,
2-Çankırı ili, Ilgaz ilçesi, Yuvasaray köyü, 102 ada 172 parsel sayılı taşınmazın Mustafa oğlu ...'a ait olduğu anlaşıldığından 102 ada 172 parsel sayılı taşınmazın Mustafa ve Emine'den olma 1940 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre 1991 yılında yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu ile 2009 yılında yapılan aplikasyon bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 01/07/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.