21. Hukuk Dairesi 2019/1084 E. , 2019/5930 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
21. Hukuk Dairesi 2019/1084 E. , 2019/5930 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yerel mahkemece verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, temyiz konusu hükme ilişkin dava, HMK’nun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 13/12/2006 tarihinde balkon demiri montajı işini yaptığı sırada, yakında bulunan orta gerilim elektrik kablosuna, çektikleri demiri fazla yaklaştırması sonucu elektrik akımına kapıldığını, şimdilik 1000 TL maddi tazminat, 100 TL tedavi gideri, 25.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 22/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 108.944,65-TL arttırmıştır.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
“ Dosya kapsamında en son alınan 13/12/2016 tarihli ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu ile davacının davaya konu kaza nedeniyle %49 oranında maluliyetinin oluştuğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 24/02/2012 tarihli kusur bilirkişi raporunda, davacı ...'nın %25, Davalılardan ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti.'nin %30 ve ...'ın ise %45 oranında kusurlu oldukları, olayda başkaca bir şahsın veya 3. Kişilerin kasıt ve kusurunun bulunmadığı tespit edilmiş, aldırılan rapor hükme elverişli bulunmuş, hesap bilirkişi raporuna göre davacının davaya konu kaza nedeniyle oluşan iş gücü kaybı nedeniyle (davacnın % 41,2 maluliyet oranını kabul etmesi nedeniyle bu maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılmıştır) maddi zararının 108.944,65-TL olarak hesaplandığı görülmüş, davalı ... yönünden meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
“1-Davalı ... yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-108.944,65-TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin Reddine, ” karar verilmiştir.
E) İstinaf Nedenleri:
Davalılar vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri özetle; ilk kusur raporunun daha gerçekçi olduğunu, kaza sonucu davacıya gelir bağlanmadığını, davacının kazadan sonra çalışmaya devam ettiğini, ücretlerinin düzenli ödendiğini, tazminat hesabında asgari ücretin esas alınması gerektiğini, müvekkilinin yaptığı ödemelerin dikkate alınmadığını, BK 55. Maddenin uygulanmasının hatalı olduğunu, 23 yaşında kaza yapan işçinin 42 yıl çalışacağının öngörülemeyeceğini, rücu davası nedeniyle PSD ve tedavi giderinin tazminattan düşürülmesi gerektiğini, olay tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiğini, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını ancak mahkemece dikkate alınmadığını, davalılardan ... yönünden ıslah edilen miktarın reddedildiğini ancak vekalet ücreti takdir edilmediğini, manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacıyla kaza sonucu ilgilenildiğini, acısının paylaşıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
“ HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların olaydaki kusur durumları ile davacının maluliyet durumunun ve davacının geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik durumu nedeniyle maddi zararının usulüne uygun olarak tespit edildiği, kurum tarafından yapılan ödemenin zarardan düşüldüğü, takdir edilen manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, davalılar asıl işveren olan ... Ltd. Şti. İle alt işveren olan ...'ın tespit edilecek tazminatlardan birlikte sorumlu oldukları anlaşılmakla, davalıların zamanaşımı itirazı dışında ileri sürdükleri istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak somut olayda iş kazası 13/12/2006 tarihinde meydana gelmiştir. Maddi tazminatın, 23/06/2010 harç tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak kısmi dava olarak talep edildiği ortadadır. Bu duruma göre zamanaşımı süresi dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinde kesilerek, bakiye alacak miktarı yönünden işlemeye devam edecektir.
Hal böyle olunca, 22/06/2017 tarihli ıslah dilekçesinin davalılar vekiline 03/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilinin 23/06/2017 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı def'ini açıkça ileri sürdüğü, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği değerlendirilerek, maddi tazminat istemine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen (500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik) miktarla sınırlı olarak bir karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklı yönünden işlemeye devam edecektir.
Hal böyle olunca, 22/06/2017 tarihli ıslah dilekçesinin davalılar vekiline 03/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilinin 23/06/2017 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı def'ini açıkça ileri sürdüğü, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği değerlendirilerek, maddi tazminat istemine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen (500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik) miktarla sınırlı olarak bir karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
G) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
“ 1-Davalı ... yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-1.000-TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin Reddine ” karar verilmiştir.
H)Temyiz Nedenleri;
Davacı Vekili temyiz dilekçesinde özetle: 10 yıllık zamanaşımı süresinin maluliyet derecesini belirleyen Adli Tıp Raporunun kesinleşmesi ile başladığını, davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesince 13.11.2013 tarihinde kesin maluliyet raporu ile maluliyetinin belirlendiğini, bu nedenle 10 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren işlemesi ve 13.11.2023 yılına kadar devam etmesi gerektiğini, ayrıca davacının maddi tazminata ilişkin zararının 15.05.2017 tarihli bilirkişi raporu ile belli olduğunu, bu durumda iki yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığını ve 15.05.2019 tarihinde sona ereceğini, tarafınca davanın 22.06.2017 tarihinde ıslah edildiğini, karşı tarafa 03.07.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenle davanın hem 2 yıllık hem de 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ıslah edildiği için zamanaşımına uğraması ihtimalinin bulunmadığını, davanın eski usul kanunu yürürlükte iken açılmış olmasına rağmen yeni usul kanunu yürürlükte iken karara çıktığını, bu durumda yeni hmk'ya göre belirsiz alacak davası olarak değerlendirilip, bu doğrultuda karar verilmesi gerektiğini, ayrıca İstinaf Mahkemesince ıslah ile talep ettikleri maddi tazminatın reddi uyarınca reddedilen kısım yönünden 11.385,57 -TL. Vekalet ücretine hükmedildiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
I) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacı sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, 108.944,65-TL maddi, 15.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, 1000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davacının 13/12/2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu % 41,2 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının % 25 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
İş kazası tarihinde geçerli olan Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2. ve aynı yöndeki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1. maddelerine göre eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi uygulanır.
Somut olayda zararlandırıcı sigorta hadisesinin aynı zamanda olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun 89. maddesinde belirtilen 'Taksirle Yaralama' suçunu oluşturduğu ve aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, bu uzamış zamanaşımı süresinin ise kesilmelerle birlikte 8+4=12 yıl olduğu, buna göre ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı açıktır. Hal böyle olunca maddi tazminatın ıslahla arttırılan kısmının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan kapsamnda ceza zamanaşımının değerlendirilmesi gerekirken zamanaşımı sebebiyle ıslah talebinin reddedilmesi hatalı olmuştur ve hükmün bozulması gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulmasına karar vermek gerekmiştir
SONUÇ: 1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle yerel mahkemece verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, temyiz konusu hükme ilişkin dava, HMK’nun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 13/12/2006 tarihinde balkon demiri montajı işini yaptığı sırada, yakında bulunan orta gerilim elektrik kablosuna, çektikleri demiri fazla yaklaştırması sonucu elektrik akımına kapıldığını, şimdilik 1000 TL maddi tazminat, 100 TL tedavi gideri, 25.000,00 TL manevi tazminat talep ettiklerini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 22/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 108.944,65-TL arttırmıştır.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
“ Dosya kapsamında en son alınan 13/12/2016 tarihli ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu ile davacının davaya konu kaza nedeniyle %49 oranında maluliyetinin oluştuğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 24/02/2012 tarihli kusur bilirkişi raporunda, davacı ...'nın %25, Davalılardan ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti.'nin %30 ve ...'ın ise %45 oranında kusurlu oldukları, olayda başkaca bir şahsın veya 3. Kişilerin kasıt ve kusurunun bulunmadığı tespit edilmiş, aldırılan rapor hükme elverişli bulunmuş, hesap bilirkişi raporuna göre davacının davaya konu kaza nedeniyle oluşan iş gücü kaybı nedeniyle (davacnın % 41,2 maluliyet oranını kabul etmesi nedeniyle bu maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılmıştır) maddi zararının 108.944,65-TL olarak hesaplandığı görülmüş, davalı ... yönünden meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
“1-Davalı ... yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-108.944,65-TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin Reddine, ” karar verilmiştir.
E) İstinaf Nedenleri:
Davalılar vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri özetle; ilk kusur raporunun daha gerçekçi olduğunu, kaza sonucu davacıya gelir bağlanmadığını, davacının kazadan sonra çalışmaya devam ettiğini, ücretlerinin düzenli ödendiğini, tazminat hesabında asgari ücretin esas alınması gerektiğini, müvekkilinin yaptığı ödemelerin dikkate alınmadığını, BK 55. Maddenin uygulanmasının hatalı olduğunu, 23 yaşında kaza yapan işçinin 42 yıl çalışacağının öngörülemeyeceğini, rücu davası nedeniyle PSD ve tedavi giderinin tazminattan düşürülmesi gerektiğini, olay tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiğini, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını ancak mahkemece dikkate alınmadığını, davalılardan ... yönünden ıslah edilen miktarın reddedildiğini ancak vekalet ücreti takdir edilmediğini, manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacıyla kaza sonucu ilgilenildiğini, acısının paylaşıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
“ HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların olaydaki kusur durumları ile davacının maluliyet durumunun ve davacının geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik durumu nedeniyle maddi zararının usulüne uygun olarak tespit edildiği, kurum tarafından yapılan ödemenin zarardan düşüldüğü, takdir edilen manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu, davalılar asıl işveren olan ... Ltd. Şti. İle alt işveren olan ...'ın tespit edilecek tazminatlardan birlikte sorumlu oldukları anlaşılmakla, davalıların zamanaşımı itirazı dışında ileri sürdükleri istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak somut olayda iş kazası 13/12/2006 tarihinde meydana gelmiştir. Maddi tazminatın, 23/06/2010 harç tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutularak kısmi dava olarak talep edildiği ortadadır. Bu duruma göre zamanaşımı süresi dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinde kesilerek, bakiye alacak miktarı yönünden işlemeye devam edecektir.
Hal böyle olunca, 22/06/2017 tarihli ıslah dilekçesinin davalılar vekiline 03/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilinin 23/06/2017 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı def'ini açıkça ileri sürdüğü, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği değerlendirilerek, maddi tazminat istemine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen (500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik) miktarla sınırlı olarak bir karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklı yönünden işlemeye devam edecektir.
Hal böyle olunca, 22/06/2017 tarihli ıslah dilekçesinin davalılar vekiline 03/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilinin 23/06/2017 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı def'ini açıkça ileri sürdüğü, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği değerlendirilerek, maddi tazminat istemine ilişkin dava dilekçesinde talep edilen (500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik) miktarla sınırlı olarak bir karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak şekilde maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
G) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
“ 1-Davalı ... yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-1.000-TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin Reddine ” karar verilmiştir.
H)Temyiz Nedenleri;
Davacı Vekili temyiz dilekçesinde özetle: 10 yıllık zamanaşımı süresinin maluliyet derecesini belirleyen Adli Tıp Raporunun kesinleşmesi ile başladığını, davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesince 13.11.2013 tarihinde kesin maluliyet raporu ile maluliyetinin belirlendiğini, bu nedenle 10 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren işlemesi ve 13.11.2023 yılına kadar devam etmesi gerektiğini, ayrıca davacının maddi tazminata ilişkin zararının 15.05.2017 tarihli bilirkişi raporu ile belli olduğunu, bu durumda iki yıllık zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren işlemeye başladığını ve 15.05.2019 tarihinde sona ereceğini, tarafınca davanın 22.06.2017 tarihinde ıslah edildiğini, karşı tarafa 03.07.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenle davanın hem 2 yıllık hem de 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ıslah edildiği için zamanaşımına uğraması ihtimalinin bulunmadığını, davanın eski usul kanunu yürürlükte iken açılmış olmasına rağmen yeni usul kanunu yürürlükte iken karara çıktığını, bu durumda yeni hmk'ya göre belirsiz alacak davası olarak değerlendirilip, bu doğrultuda karar verilmesi gerektiğini, ayrıca İstinaf Mahkemesince ıslah ile talep ettikleri maddi tazminatın reddi uyarınca reddedilen kısım yönünden 11.385,57 -TL. Vekalet ücretine hükmedildiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
I) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacı sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, 108.944,65-TL maddi, 15.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, 1000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... İh. Mad. İnş. Tic. Ltd. Şti. ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davacının 13/12/2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu % 41,2 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının % 25 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
İş kazası tarihinde geçerli olan Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2. ve aynı yöndeki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 72/1. maddelerine göre eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi uygulanır.
Somut olayda zararlandırıcı sigorta hadisesinin aynı zamanda olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nun 89. maddesinde belirtilen 'Taksirle Yaralama' suçunu oluşturduğu ve aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, bu uzamış zamanaşımı süresinin ise kesilmelerle birlikte 8+4=12 yıl olduğu, buna göre ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı açıktır. Hal böyle olunca maddi tazminatın ıslahla arttırılan kısmının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan kapsamnda ceza zamanaşımının değerlendirilmesi gerekirken zamanaşımı sebebiyle ıslah talebinin reddedilmesi hatalı olmuştur ve hükmün bozulması gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulmasına karar vermek gerekmiştir
SONUÇ: 1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.