3. Hukuk Dairesi 2018/1148 E. , 2018/3419 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
3. Hukuk Dairesi 2018/1148 E. , 2018/3419 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 19.12.2017 tarihli duruşmaya gelen davalı vekili Av. ...'un sözlü açıklamaları dinlendikten sonra eksikliğin giderilmesi bakımından mahkemesine geri çevrilen dosya yeniden gelmekle; belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; babaları ...'ın ... 6. Noterliğince düzenlenen 10.06.1993 tarih ve 21541 yevmiye sayılı vasiyetnamesi ile ...'da bulunan dairesini eşi olan davalıya, terekesinin geri kalan kısmını ise yasal mirasçılarına bıraktığını, vasiyetnamenin mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığı bir sırada ve kanunda öngörülen şekil şartlarına uyulmadan düzenlendiğini, ayrıca mirasbırakanın terekesinin vasiyete konu edilen ...'daki daireden ibaret olması nedeniyle vasiyetnamenin fiilen ve hukuken yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, yine vasiyetname ile saklı paylarına da tecavüz edildiğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı; mirasbırakana ait vasiyetnamenin geçerli olduğunu, ayrıca mirasbırakanın davacıların paraya ihtiyaçları olması nedeniyle ...'da bulunan üç katlı taşınmazını 1995 senesinde sattığını, elde ettiği satış bedelini de davacılarla paylaştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; mirasbırakanın vasiyet tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun ... Kurumundan alınan raporla tespit edildiği, buna göre vasiyetnamenin geçerli olduğu, mirasbırakanın ... ve ...'daki iki adet taşınmazını vasiyete konu ettiği, iki yıl sonra ise vasiyetnamede geçen ...'daki taşınmazını sattığını ve tanık beyanlarına göre elde ettiği satış bedelini çocukları olan davacılar arasında paylaştırdığı, davalıya vasiyet edilen ...'daki evin mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerine göre davacıların saklı pay bedelinin 3.100 TL kadar olduğu ve bu miktarın ...'daki taşınmazın satışı ile karşılanmış bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın vasiyetnamenin iptaline ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafın tenkis istemine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Saklı payları zedeleyen vasiyetnameler, kayıtsız koşulsuz tenkise tabidir (TMK md. 519).
Tenkis davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile denkleştirmeye (TMK. md.669) ve tenkise tabi (TMK. md.514, 565) olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir(TMK. md.507). Mirasbırakanın Türk Medeni Kanununun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 fıkrasında gösterilenler) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle belirli mal hakkında tenkis uygulanırken; TMK'nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları, en sonda da kamu yararına yapılan kazandırmaları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı araştırılmalıdır(TMK. md.564). Bu araştırma sonunda, tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın, sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp, değeri hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Mahkemece; yukarıda değinilen ilkeler ve saptanan olgular çerçevesinde tenkis incelemesinin yapılması ve ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın vasiyetnamenin iptaline ilişkin temyiz isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali olmadığı takdirde tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle, duruşma günü olarak belirlenen 19.12.2017 tarihli duruşmaya gelen davalı vekili Av. ...'un sözlü açıklamaları dinlendikten sonra eksikliğin giderilmesi bakımından mahkemesine geri çevrilen dosya yeniden gelmekle; belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; babaları ...'ın ... 6. Noterliğince düzenlenen 10.06.1993 tarih ve 21541 yevmiye sayılı vasiyetnamesi ile ...'da bulunan dairesini eşi olan davalıya, terekesinin geri kalan kısmını ise yasal mirasçılarına bıraktığını, vasiyetnamenin mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığı bir sırada ve kanunda öngörülen şekil şartlarına uyulmadan düzenlendiğini, ayrıca mirasbırakanın terekesinin vasiyete konu edilen ...'daki daireden ibaret olması nedeniyle vasiyetnamenin fiilen ve hukuken yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, yine vasiyetname ile saklı paylarına da tecavüz edildiğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı; mirasbırakana ait vasiyetnamenin geçerli olduğunu, ayrıca mirasbırakanın davacıların paraya ihtiyaçları olması nedeniyle ...'da bulunan üç katlı taşınmazını 1995 senesinde sattığını, elde ettiği satış bedelini de davacılarla paylaştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; mirasbırakanın vasiyet tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun ... Kurumundan alınan raporla tespit edildiği, buna göre vasiyetnamenin geçerli olduğu, mirasbırakanın ... ve ...'daki iki adet taşınmazını vasiyete konu ettiği, iki yıl sonra ise vasiyetnamede geçen ...'daki taşınmazını sattığını ve tanık beyanlarına göre elde ettiği satış bedelini çocukları olan davacılar arasında paylaştırdığı, davalıya vasiyet edilen ...'daki evin mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerine göre davacıların saklı pay bedelinin 3.100 TL kadar olduğu ve bu miktarın ...'daki taşınmazın satışı ile karşılanmış bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın vasiyetnamenin iptaline ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı tarafın tenkis istemine yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Saklı payları zedeleyen vasiyetnameler, kayıtsız koşulsuz tenkise tabidir (TMK md. 519).
Tenkis davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile denkleştirmeye (TMK. md.669) ve tenkise tabi (TMK. md.514, 565) olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir(TMK. md.507). Mirasbırakanın Türk Medeni Kanununun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 fıkrasında gösterilenler) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle belirli mal hakkında tenkis uygulanırken; TMK'nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları, en sonda da kamu yararına yapılan kazandırmaları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı araştırılmalıdır(TMK. md.564). Bu araştırma sonunda, tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın, sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihi sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp, değeri hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Mahkemece; yukarıda değinilen ilkeler ve saptanan olgular çerçevesinde tenkis incelemesinin yapılması ve ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın vasiyetnamenin iptaline ilişkin temyiz isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.