22. Hukuk Dairesi 2018/13102 E. , 2018/22313 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
22. Hukuk Dairesi 2018/13102 E. , 2018/22313 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... 2. ... Mahkemesi
Davacı vekili, ... sözleşmesinin davalı şirket tarafından feshedildiğini, feshin haklı ve geçerli bir sebebe dayanmadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ... sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine, davacının davalı şirketteki işine iadesine, işe başlatılmama halinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının davacının dört aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, davacının süresi içinde başvurması halinde hak kazanacağı en çok dört aya kadar ücret ve haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, feshin geçersiz olduğuna dair ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Kararın yasal süresi içerisinde davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 14.09.2017 tarihli kararı ile “Somut olayda; davalı şirket ile ihbar olunan ... arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğu ve davacının da bu kapsamda çalıştığı anlaşılmakla, davalı şirket ile ihbar olunan ... arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7 maddesi yönünden incelenmesi gerektiği açıktır. Söz konusu sözleşmenin ... Kanunu hükümleri uyarınca geçerliliği veya muvazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik yapılacak yargısal denetim sözleşmenin diğer tarafını yani ihbar olunan ...'nın hak alanını da etkileyeceğinden ve işe iade davalarında asıl işveren ile alt işveren arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu Dairemizce kabul edildiğinden; davacıya davayı asıl işveren ...'na da yöneltmesi için süre verilmeli, asıl işverenin göstereceği deliller de toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi kararları bozularak, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bozma üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda, usulüne uygun taraf teşkili ile davanın asıl işverene teşmili sağlandıktan sonra, davanın yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddine dair karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda yazılı tebliğ olmasına rağmen fesih iradesinin bu tarihte değil 16/11/2015 tarihinde mesai bitiminde öğrenildiğinin anlaşıldığı, böylece davanın süresinde açıldığı, esas yönünden de fesih sebebini açık ve kesin olarak bildiren yazılı bir fesih bulunmadığı, ... ayrılış bildirgesinde kod 19 gösterilerek ayrılma sebebinin askıya alınma olarak gösterildiği, oysa yapılan işin niteliğine askıya alınmanın uygun düşmediği, feshin geçersiz olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin kabulüne, ... 2. ... Mahkemesinin 2017/606 esas 2018/169 karar sayılı ilamının kaldırılmasına, Davacının Davasının kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının alt işveren ...Turizm Yatırım San. Tic. Ltd. Şti.'ne işe iadesine, davacının süresinde başvurması halinde işverence işe başlatılmadığı takdirde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi dikkate alınarak takdiren 4 aylık brüt ücreti tutarı olarak belirlenmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren davacının yasal süresi içerisinde müracaatı halinde 5 ayı geçmemek üzere ücret ve diğer haklarının davacıya verilmesi gerektiğinin belirlenmesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinden alt işveren ile birlikte asıl işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı ... vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bozmaya Uyma veya Direnme” başlıklı 373 maddesine göre, Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(2) Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(3) Bölge Adliye Mahkemesi, 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
(4) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
(5) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Esastan ret kararının temyizi üzerine Dairemizce verilen bozma kararı ile, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 373/1 hükmüne uygun olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmış, dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Ancak, bozma sonrası verilen ilk derece mahkemesine karşı istinaf yoluna başvurulması mümkün olmadığı halde, Bölge Adliye Mahkemesince bu defa bozma sonrası karara ilişkin olarak ikinci kez istinaf incelemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen açık yasal düzenleme gereği, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin bozma sonrası kararına yönelik olarak istinaf incelemesi yapılamayacağı açıktır. Bu bakımdan görevsiz olarak verilen ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 31.05.2018 T, 2018/1231 E., 2018/1375 K. sayılı kararı kaldırılarak, işin esasına geçildi:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, ... sözleşmesinin haklı ve geçerli bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Bozma üzerine davaya dahil edilen davalı ... vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ... sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, ayrıca davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Dairemizce verilen bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Her ne kadar söz konusu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması neticesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilip, bu karara karşı davalılarca temyiz yoluna başvurulmuş ise de, yukarıda açıklandığı üzere Bölge Adliye Mahkemesinin kararı Dairemizce ortadan kaldırıldığından, İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı davacı tarafça temyiz yoluna başvurulduğu kabul edilerek, temyiz incelemesi yapılmıştır.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki davanın süresinde açılıp açılmadığı noktasındadır.
4857 sayılı ... Kanunu’nun, 7036 sayılı Kanun’la değişikliğe uğramadan önceki 20. maddesinin birinci fıkrasına göre, ... sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ... mahkemesinde dava açabilir.
Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının ... sözleşmesinin 21/07/2015 tarihli ihbar ve fesih bildirimi ile feshedildiği, bu yazı ile davacıya tebligat yapılarak ihbar öneli verildiği, buna rağmen davanın 16/12/2015 tarihinde dava açma süresi bittikten sonra açıldığı gerekçesiyle, süre yönünden reddine karar verilmiştir. Ancak, somut olayda davacı asil kendisine birtakım eksik belgelerin olduğu söylenerek imza için çağrıldığını, belgeleri okumadan imzalamak durumunda kaldığını ileri sürmüş olup, bu husus tanıklarca da doğrulanmıştır. Bunun yanında, dosya kapsamında hem 21/07/2015 tarihli belirli süreli ... sözleşmesi, hem de aynı tarihli bildirimli fesih yazısı bulunmakta olup, sözleşmenin hem bildirim süresi verilerek feshi, hem de aynı tarihte davacı ile belirli süreli ... sözleşmesi aktedilmesi başka bir çelişkili durumdur. Ayrıca aynı tarihte ve aynı nitelikteki fesih yazısına istinaden ... sözleşmesi feshedilen işçilerce aynı işverene yöneltilen davalarda, davacıların imza tarihi olan 21/07/2015 tarihinde değil, daha sonraki bir tarihte (somut olay yönünden 16/11/2015) fesihten haberdar oldukları kabul edilmiştir. Dairemizin emsal 2018/35802 e, 2018/35916 e., 2017/620 e. sayılı kararlarında da bu yöndeki ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi kararları onanmıştır. Bu itibarla davanın süre yönünden reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunmamıştır. Mahkemece davanın süresinde olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme yapılarak davanın süre yönünden reddine karar verilmesi bozma sebebidir.
Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/10/2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... 2. ... Mahkemesi
Davacı vekili, ... sözleşmesinin davalı şirket tarafından feshedildiğini, feshin haklı ve geçerli bir sebebe dayanmadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ... sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine, davacının davalı şirketteki işine iadesine, işe başlatılmama halinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının davacının dört aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, davacının süresi içinde başvurması halinde hak kazanacağı en çok dört aya kadar ücret ve haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, feshin geçersiz olduğuna dair ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Kararın yasal süresi içerisinde davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 14.09.2017 tarihli kararı ile “Somut olayda; davalı şirket ile ihbar olunan ... arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğu ve davacının da bu kapsamda çalıştığı anlaşılmakla, davalı şirket ile ihbar olunan ... arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7 maddesi yönünden incelenmesi gerektiği açıktır. Söz konusu sözleşmenin ... Kanunu hükümleri uyarınca geçerliliği veya muvazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik yapılacak yargısal denetim sözleşmenin diğer tarafını yani ihbar olunan ...'nın hak alanını da etkileyeceğinden ve işe iade davalarında asıl işveren ile alt işveren arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu Dairemizce kabul edildiğinden; davacıya davayı asıl işveren ...'na da yöneltmesi için süre verilmeli, asıl işverenin göstereceği deliller de toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi kararları bozularak, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bozma üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda, usulüne uygun taraf teşkili ile davanın asıl işverene teşmili sağlandıktan sonra, davanın yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddine dair karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda yazılı tebliğ olmasına rağmen fesih iradesinin bu tarihte değil 16/11/2015 tarihinde mesai bitiminde öğrenildiğinin anlaşıldığı, böylece davanın süresinde açıldığı, esas yönünden de fesih sebebini açık ve kesin olarak bildiren yazılı bir fesih bulunmadığı, ... ayrılış bildirgesinde kod 19 gösterilerek ayrılma sebebinin askıya alınma olarak gösterildiği, oysa yapılan işin niteliğine askıya alınmanın uygun düşmediği, feshin geçersiz olduğu anlaşılmakla, davacının istinaf talebinin kabulüne, ... 2. ... Mahkemesinin 2017/606 esas 2018/169 karar sayılı ilamının kaldırılmasına, Davacının Davasının kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının alt işveren ...Turizm Yatırım San. Tic. Ltd. Şti.'ne işe iadesine, davacının süresinde başvurması halinde işverence işe başlatılmadığı takdirde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi dikkate alınarak takdiren 4 aylık brüt ücreti tutarı olarak belirlenmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren davacının yasal süresi içerisinde müracaatı halinde 5 ayı geçmemek üzere ücret ve diğer haklarının davacıya verilmesi gerektiğinin belirlenmesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinden alt işveren ile birlikte asıl işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı ... vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bozmaya Uyma veya Direnme” başlıklı 373 maddesine göre, Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(2) Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(3) Bölge Adliye Mahkemesi, 344. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
(4) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
(5) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Esastan ret kararının temyizi üzerine Dairemizce verilen bozma kararı ile, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 373/1 hükmüne uygun olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmış, dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Ancak, bozma sonrası verilen ilk derece mahkemesine karşı istinaf yoluna başvurulması mümkün olmadığı halde, Bölge Adliye Mahkemesince bu defa bozma sonrası karara ilişkin olarak ikinci kez istinaf incelemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen açık yasal düzenleme gereği, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin bozma sonrası kararına yönelik olarak istinaf incelemesi yapılamayacağı açıktır. Bu bakımdan görevsiz olarak verilen ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 31.05.2018 T, 2018/1231 E., 2018/1375 K. sayılı kararı kaldırılarak, işin esasına geçildi:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, ... sözleşmesinin haklı ve geçerli bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Bozma üzerine davaya dahil edilen davalı ... vekili, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, ... sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, ayrıca davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Dairemizce verilen bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Her ne kadar söz konusu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması neticesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilip, bu karara karşı davalılarca temyiz yoluna başvurulmuş ise de, yukarıda açıklandığı üzere Bölge Adliye Mahkemesinin kararı Dairemizce ortadan kaldırıldığından, İlk Derece Mahkemesi hükmüne karşı davacı tarafça temyiz yoluna başvurulduğu kabul edilerek, temyiz incelemesi yapılmıştır.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki davanın süresinde açılıp açılmadığı noktasındadır.
4857 sayılı ... Kanunu’nun, 7036 sayılı Kanun’la değişikliğe uğramadan önceki 20. maddesinin birinci fıkrasına göre, ... sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ... mahkemesinde dava açabilir.
Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının ... sözleşmesinin 21/07/2015 tarihli ihbar ve fesih bildirimi ile feshedildiği, bu yazı ile davacıya tebligat yapılarak ihbar öneli verildiği, buna rağmen davanın 16/12/2015 tarihinde dava açma süresi bittikten sonra açıldığı gerekçesiyle, süre yönünden reddine karar verilmiştir. Ancak, somut olayda davacı asil kendisine birtakım eksik belgelerin olduğu söylenerek imza için çağrıldığını, belgeleri okumadan imzalamak durumunda kaldığını ileri sürmüş olup, bu husus tanıklarca da doğrulanmıştır. Bunun yanında, dosya kapsamında hem 21/07/2015 tarihli belirli süreli ... sözleşmesi, hem de aynı tarihli bildirimli fesih yazısı bulunmakta olup, sözleşmenin hem bildirim süresi verilerek feshi, hem de aynı tarihte davacı ile belirli süreli ... sözleşmesi aktedilmesi başka bir çelişkili durumdur. Ayrıca aynı tarihte ve aynı nitelikteki fesih yazısına istinaden ... sözleşmesi feshedilen işçilerce aynı işverene yöneltilen davalarda, davacıların imza tarihi olan 21/07/2015 tarihinde değil, daha sonraki bir tarihte (somut olay yönünden 16/11/2015) fesihten haberdar oldukları kabul edilmiştir. Dairemizin emsal 2018/35802 e, 2018/35916 e., 2017/620 e. sayılı kararlarında da bu yöndeki ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi kararları onanmıştır. Bu itibarla davanın süre yönünden reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunmamıştır. Mahkemece davanın süresinde olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki değerlendirme yapılarak davanın süre yönünden reddine karar verilmesi bozma sebebidir.
Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/10/2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.