22. Hukuk Dairesi 2017/6513 E. , 2018/5362 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
22. Hukuk Dairesi 2017/6513 E. , 2018/5362 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı yan bünyesinde 07.04.2007-01.04.2008 tarihleri arasında çeşitli görevlerde çalıştığı belirterek fark kıdem tazminatı alacağını fazla mesai ücret ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, işçilik alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının delil listesinde bildirdiği tanıkların aynı sebeplerle davalı ile husumeti bulunan tanıklar olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacının fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı kanunun 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Somut olayda; Mahkemece, yapılan iş, davacının üstlendiği görev, dosyadaki yazılı belgeler ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının çalıştığı süre boyunca mesai saatlerinin birbirine yakın olduğu, davacının mesai saatlerinin 09:00 - 23:00 şeklinde olduğu, tanık anlatımlarında haftanın 6 günü çalışıldığı, zaman zaman 7 gün çalışılmışsa da bu çalışmanın günlük çalışma saatini aşmadığı , buna göre davacının günlük çalışması 14 saat olup, 14 x 6 = 84 saat olduğu, 9. HD 2012/868 - 24906 sayılı içtihat gereği 14 saatlik çalışmalarda 1,5 saat ara dinlenme kullanıldığının kabulüyle 1,5 x 6 = 9 saat haftalık toplam ara dinlenme kullanıldığı ve 84 - 9 = 75 saat haftalık fiili çalışmasının olduğu, bu haliyle de 75 - 45 = 30 saat haftalık fazla çalışma yapıldığı kabul edilmiş ise de davacının çalıştığı tüm dönemlere ilişkin ayrı değerlendirme yapmak gerekir. Buna göre dosyada mevcut delillere göre davacının yaptığı işe göre her dönem yaptığı fazla çalışma saatleri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Davacı tanıklarının da davalı aleyhine dava açtıkları ve somut davada çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri de tartışmasız olduğundan başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilmesi de mümkün değildir. Ancak somut dosya bakımından, davacı ile aynı işte çalıştıkları anlaşılan tanık ... 'ın açtığı davada dava konusu alacakların kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tanık, beyanlarını Yargıtay incelemesinden de geçen mahkeme kararı ile kısmen doğrulamış olup; dava konusu alacaklar bakımından tanık ...' ın dava dosyası (İzmir 12. İş Mahkemesi 2012/124-2013/513) celp edilerek o dosyadaki çalışma şekline yönelik hesaplama ve kabul somut dosyadaki çalışma düzeni belirlenirken değerlendirilmelidir.
Davacının Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin 7. Maddesinde yer alan ; “İşyerinin kapanmasında kanuni zorunluluk bulunmayan bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışmayı gerektiren hallerde, işveren veya yetkililer çalışmasını istediği takdirde, işgören bu karara uyarak çalışmayı kabul etmiştir. 270 saate kadar olan fazla çalışma ücreti yukarıda belirtilen aylık ücretin içindedir. ” hükmünün dikkate alınmaması da hatalıdır. Bu durumda yapılacak iş, davacının yıllık olarak yapmış olduğu fazla mesaiden 270 saat mahsup edilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, davacının fazla mesai ücretinin hatalı şekilde hesaplanarak hüküm altına alınmış olması bozma nedenidir.
3-Ulusal bayram genel tatil alacağına ilişkin bordrolarda tahakukkuk olmasına ve davalı tarafça delil listesinde davacıya ait iban numarasına yer verilmesine karşın mahkemece bu kayıtlar celp edilip tahakkukların ödenip ödenmediği denetlenerek ödenen miktarlar mahsup edilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı yan bünyesinde 07.04.2007-01.04.2008 tarihleri arasında çeşitli görevlerde çalıştığı belirterek fark kıdem tazminatı alacağını fazla mesai ücret ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, işçilik alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacının delil listesinde bildirdiği tanıkların aynı sebeplerle davalı ile husumeti bulunan tanıklar olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacının fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı kanunun 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Somut olayda; Mahkemece, yapılan iş, davacının üstlendiği görev, dosyadaki yazılı belgeler ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının çalıştığı süre boyunca mesai saatlerinin birbirine yakın olduğu, davacının mesai saatlerinin 09:00 - 23:00 şeklinde olduğu, tanık anlatımlarında haftanın 6 günü çalışıldığı, zaman zaman 7 gün çalışılmışsa da bu çalışmanın günlük çalışma saatini aşmadığı , buna göre davacının günlük çalışması 14 saat olup, 14 x 6 = 84 saat olduğu, 9. HD 2012/868 - 24906 sayılı içtihat gereği 14 saatlik çalışmalarda 1,5 saat ara dinlenme kullanıldığının kabulüyle 1,5 x 6 = 9 saat haftalık toplam ara dinlenme kullanıldığı ve 84 - 9 = 75 saat haftalık fiili çalışmasının olduğu, bu haliyle de 75 - 45 = 30 saat haftalık fazla çalışma yapıldığı kabul edilmiş ise de davacının çalıştığı tüm dönemlere ilişkin ayrı değerlendirme yapmak gerekir. Buna göre dosyada mevcut delillere göre davacının yaptığı işe göre her dönem yaptığı fazla çalışma saatleri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Davacı tanıklarının da davalı aleyhine dava açtıkları ve somut davada çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri de tartışmasız olduğundan başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilmesi de mümkün değildir. Ancak somut dosya bakımından, davacı ile aynı işte çalıştıkları anlaşılan tanık ... 'ın açtığı davada dava konusu alacakların kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tanık, beyanlarını Yargıtay incelemesinden de geçen mahkeme kararı ile kısmen doğrulamış olup; dava konusu alacaklar bakımından tanık ...' ın dava dosyası (İzmir 12. İş Mahkemesi 2012/124-2013/513) celp edilerek o dosyadaki çalışma şekline yönelik hesaplama ve kabul somut dosyadaki çalışma düzeni belirlenirken değerlendirilmelidir.
Davacının Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin 7. Maddesinde yer alan ; “İşyerinin kapanmasında kanuni zorunluluk bulunmayan bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışmayı gerektiren hallerde, işveren veya yetkililer çalışmasını istediği takdirde, işgören bu karara uyarak çalışmayı kabul etmiştir. 270 saate kadar olan fazla çalışma ücreti yukarıda belirtilen aylık ücretin içindedir. ” hükmünün dikkate alınmaması da hatalıdır. Bu durumda yapılacak iş, davacının yıllık olarak yapmış olduğu fazla mesaiden 270 saat mahsup edilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, davacının fazla mesai ücretinin hatalı şekilde hesaplanarak hüküm altına alınmış olması bozma nedenidir.
3-Ulusal bayram genel tatil alacağına ilişkin bordrolarda tahakukkuk olmasına ve davalı tarafça delil listesinde davacıya ait iban numarasına yer verilmesine karşın mahkemece bu kayıtlar celp edilip tahakkukların ödenip ödenmediği denetlenerek ödenen miktarlar mahsup edilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.