1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

22. Hukuk Dairesi 2017/9720 E. , 2018/63 K. '

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
22. Hukuk Dairesi 2017/9720 E. , 2018/63 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ait işyerinde 17/09/2012 - 22/05/2014 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, davalı işverenlikçe müvekkilinin rızası aranmaksızın ve haberdar edilmeksizin çalışma koşullarının ağırlaştırılması sebebiyle iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatilli ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, istekler kısmen hüküm altına alınmıştır.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu ihtilaflıdır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Bu açıklamalar genel tatil ücret alacağı bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, hükme esas bilirkişi raporunda, dosya kapsamında yer alan imzalı ve ihtirazı kayıtsız ücret bordrolarından yalnızca 2013 yılı Şubat ve Eylül aylarında fazla çalışma ücretine ilişkin tahakkuk bulunmadığı, ancak davalı vekilinin ücret ödenmeyen aylara ilişkin olarak davacıya izin kullandırıldığını ileri sürdüğü savunmasından hareketle kapsamda yer alan izin istek formlarına dayanılarak işverence ücret yerine izin kullandırıldığı ve bu sebeple fazla çalışma ücreti alacağının bulunmadığı tespitine yer verilmiştir. Bordrolarda 2013 yılı Ocak ve Ağustos aylarına ilişkin fazla mesai tahakkuku olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında yer alan izin istek formlarında iznin mahiyeti ve fazla çalışma ücreti yerine geçmek üzere düzenlendiği hususu açıkça belli olmadığı gibi, dinlenen davacı tanıkları da davacının haftanın 7 günü ortalama olarak sabak 08:00 ile akşam 19:00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmişlerdir. Bu sebeple ara dinlenme süreleri de düşülmek suretiyle fazla mesai yapılmayan aylara ilişkin hesaplamalar yapılarak varsa fazla mesai ücretine hükmedilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında, davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı bir diğer uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, Mahkemece taraflar arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesindeki işçilerin işverene bağlı ve büyükşehir belediye sınırları içindeki bir başka işyerine nakledilebileceği hükmünden hareketle davalı işverenin taşıma işini söz konusu düzenlemeye aykırı olarak büyükşehir dışına aktardığından çalışma koşullarında esaslı değişiklik olan davacının feshinin haklı nedene dayandığı ve bu sebeple kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmiş ise de, dosyaya sunulan geçici dış görev sözleşmesinde davacının sadece yedi günlüğüne Alanya ve Manavgat'ta görevlendirildiği belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamı gözönüne alındığında, davacının dış görev kapsamında hangi tarihlerde görevlendirildiği ve nerelerde görevlendirildiği anlaşılamamaktadır. Mahkemece dış görevlendirmelere ilişkin tüm kayıt ve belgeler işyerinden getirtilmek ve tanıklar da bu konuda yeniden dinlenmek suretiyle dış görevlendirmelerin hangi aralıklarla ve ne sürelerle yapıldığı, yani 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca çalışma koşullarının ağırlaştırılıp ağırlaştırılmadığı hususlarının tespit edilerek araştırma sonucuna göre kıdem tazminatının kabulü veya reddi yönünde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.