1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

22. Hukuk Dairesi 2016/20887 E. , 2019/19669 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
22. Hukuk Dairesi 2016/20887 E. , 2019/19669 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22/10/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ...geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:




Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin, 29/08/2008 tarihinde davalıya ait... Devlet yolu inşaatında loder (yükleyici) operatörü olarak çalışmaya başladığını, daha sonra davalıya ait şantiyelerde çalışmasını sürdürdüğünü, 29/09/2013 tarihinde iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette 01/09/2008 tarihinde çalışmaya başladığını, 04/11/2011-12/04/2011 tarihleri arasında Gürcistan'da çalıştığını, 30/04/2011-15/08/2011 tarihleri arasında çalışmasına devam ettiğini, 19/03/2013 tarihinde Irak şantiyesinde çalışmaya başladığını, davacının iş sözleşmesini 30/10/2013 tarihinde sonlandırdığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla mesai,hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil çalışmasının bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davacı işçinin, işverenin Türkiye’nin değişik illerinde bulunan şantiyelerinde ve en son yurt dışındaki şantiyesinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik taleplerinde, dinlenen her üç davacı tanığının da husumetli olması sebebiyle, salt tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi mümkün değildir. Ancak, yurt dışı iş sözleşmesinin ekinde bulunan “Çalışma Düzeni ve Ücret Tarifesi” başlıklı belgede, günlük çalışma saatlerinin hafta içi 08:00-19:00 saatleri arası ve bir saat ara dinlenme, cumartesi günleri 08:00-17:00 saatleri arası ve yine bir saat ara dinlenme, çalışılan pazar (ayda iki pazar) günü çalışma saatlerinin de cumartesi çalışma saatleri gibi olduğu açıklanmıştır. Davalının taraf olduğu, başka dava dosyalarında da benzer mahiyette belge sunulduğu ve Dairemizce bu belgelere, davalının savunmalarına da işaret edilerek itibar edildiği anlaşılmaktadır ( Dairemizin 10.03.2016 tarihli ve 2016/4296 esas, 2016/7472 karar sayılı; 22.06.2016 tarihli ve 2015/13185 esas, 2016/18802 karar sayılı ilamları).
Diğer taraftan, işyeri dosyası içeriğinde, hafta tatili izinlerinin toplu kullandırıldığına dair bir kısım belgeler sunulmuş olup, hafta tatili dinlenme hakkının niteliğine göre, toplu olarak kullandırılması, kanunen geçerli bir kullandırım sayılamaz. Hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin izin belgelerinde yer alan izin günlerinden sadece o haftaya denk gelen bir hafta tatili gününde dinlendiğinin kabulü gerekir.
Anılan sebeplerle, salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemeyeceği kuralı saklı kalmak üzere, dosyaya sunulan belgeler ile husumetli tanık beyanlarının örtüştüğü çalışma düzeni belirlenmeli, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınmalı ve neticeye göre, fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarına yönelik talepler değerlendirilmelidir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 181. maddesinde “Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü bulunmaktadır. Somut olayda, davacı vekili, duruşmanın 10/12/2015 tarihli celsesinde, ıslah işlemi için süre verilmesini talep etmiş, Mahkemece de, aynı celse davacıya ıslah için süre verilmiştir. Davacı vekili, 28/12/2015 tarihli ıslah dilekçesini sunarak, talep ettiği alacak değerlerini yükseltmiştir. Bahse konu ıslah işleminin kanunun tanıdığı bir haftalık süre içerisinde yapılmadığı sabit olup, ıslah geçersizdir. Mahkemece, ıslahın hiç yapılmamış sayılarak dava dilekçesindeki talep miktarlarıyla bağlı kalınması gerekirken, süresi geçtikten sonra sunulan ıslah dilekçesine geçerlilik tanınması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, davacı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 22/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.